Madem İran yakalamış bırakmış biz niye yakalayamıyoruz

İran, Karayılan'ı yakalamış, anlaşmış, bırakmış. Bilmiyorum böyle haberlerin doğrulaması, yalanması nasıl olur. Haberi veren, "Kürt yazar" kaynağına dayandırıyor. Bu sıfata da bir itibar atfediliyor.. Yani ne olacak, altı üstü Kürt yazar demek istemiyorlar.. Bunu bir Kürt yazar söylediğine göre doğruluk payı yüksek demeye getiriyorlar. Ben de şunu soruyorum: Terörist başı yakalamak oltayla balık avlamak gibi birşey mi ki, "Ne yapalım.. İran da oltasını attı bekledi, biz de attık.. Onunkine takıldı, bizimkine takılmadı" diyelim. Onlar yakalayabiliyor, anlaşıyor, bırakıyor, anlaşmasının karşılığını alıyor da biz niye yakalıyamıyoruz. Bu haber aylar önce patladığı zaman.. 'Karayılan İran'ın elinde' söylentileri yayıldığı zaman bir heyecan dalgası sarmıştı ülkemizi.. Sonra benzer biri denildi, sonra o değil bir başkası denildi, sonra yok öyle birşey denildi. Bugün ise; Evet o ifade bir dil sürçmesi değildi. Gerçekten yakalandı. Anlaştılar, bıraktılar. Bunun karşılığında Kürtler İran'daki faaliyetlerini durdurdu. İran da yakaladığı Kürtleri asma işini bıraktı, diyenler var. "Bu haber doğruydu" diyen Kürt yazarımız, "dikkat ederseniz diyor o tarihten sonra İran'da hiçbir eylem olmadı. İran da hiçbir Kürt teröristi asmadı." ... Biz birilerini suçlarken dolaylı yoldan zaafımızı ortaya koymuş olmuyor muyuz? İran Kürt kartını oynuyor. Bize karşı Kürtleri, muhaliflere karşı ise Esad askerlerini destekliyor. Bu kolay bir işse biz de İran'a karşı adını vermeyeyim bilmem ne kartını kullanalım. Suriye yönetimine karşı muhalifleri destekleyelim. Yapalım edelim derken zaten bu işlerin bir kısmını yapıyorsak o zaman şikayet konusu ne, onlar ne yapıyorsa biz de aynısını yapıyoruz, demektir. Yapamıyorsak zaaf demektir. Habire İran'ı ve Suriye yönetimini suçlamanın anlamı ne? ... Neyse laf kalabalığı arasında asıl soru kaynamasın: İran Karayılan'ı yakalayıp, anlaşıp bırakıyor da biz niye aynı ismi ya da diğerlerini yakalayamıyoruz?