Ölüme yalnız gidiliyor

A -
A +

Gaziantep'teki hain saldırının ardından ve daha yaralar sarılmadan on beş askerimizin Hakkari'de şehit oluşu ve sürekli yeni saldırıların olduğuna dair haberlerin gelmesiyle bayram kana bulandı... Şehit tabutlarının başında feryad eden annelerin yüreği dağlandı... Şehitlerin geride bıraktıkları ise sanki aynı türküyü mırıldanıyor gibiydi; - Bir Fırtına tuttu bizi deryaya kardı O bizim kavuşmalarımız a yarim mahşere kaldı. Komünizmin neden çöktüğüne, ekonomik anlamda neden iflas ettiğine, demir perdenin nasıl kırıldığına, insanların neden mutsuzlaştığına ve bugünkü durumun düne göre nasıl olduğuna dair nükleer mühendisi olmasına rağmen Moskova'da turizm işi yapan bir dosta sorduğumuzda, hiç unutamadığım şu cevabı vermişti; - Devlet, çalışanlarına maaş veriyor muş gibi yapıyordu, çalışanlar da çalışıyor muş gibi çalışıyordu! İşte bu hastalık bir ülkeyi bitirdi... İnsanlara gelince dün de mutsuzdu, bugün de... * 68'lerden bu yana ülke bir fırtınaya tutulmuş. Tam kendine geleceği sırada yeni bir fırtınayla tanışıyor ya da tanıştırılıyor... Ellere tutuşturulan silahlardan çıkan kurşunlar yüzünden bir ülkenin duvarları, dağları ve sokakları yıllardan beri kanla boyanıyor... O günden bugüne dek herkesin dilinde bir cümle gittikçe sloganlaşıyor; -Terörle mücadele azim ve kararlılıkla sürecek! Sürdürülmüş halinin gelip dayandığı nokta bu ise, sürdürülmemiş hali kim bilir nasıl olurdu! Kim ne derse desin, ölüme yalnız gidiliyor. Ve ölenler bir gün sonra unutuluveriyor... * 'Terörle mücadele ediyor' muş gibi yapıyoruz ve sonra terör örgütleriyle pazarlıklar yapmaya başlıyoruz... Ve yetinmiyor, idam yasasını kaldırıyoruz... 'Eşkıyanın başı görüldüğü yerde ezilecektir' diyoruz, gördüğümüz ya da teslim aldığımız yerde ise; ' Memlekete hoş geldin' diyoruz... Terör örgütüyle pazarlık yaparak terörü sonlandıran bir ülke örneği daha yok! Bir yerlerde yanlış bir şeyler yapılıyor, ama nerede olduğunu kimse bulamıyor... Terörü bitirecek formül ortaya çıkmıyor... Akıllara yığınla çözüm fikri geliyor ama unutulmamalı ki terör örgütü de taktiğe karşı yeni bir taktik geliştiriyor... Çünkü akıl hocaları başka ülkelerin kapalı kapıları ardında yaşıyor... O Kandil dağındakiler sadece eli silahlı katiller ve kandırılmış kalabalıklardır... Kime ne anlatırsak anlatalım; ölüme yalnız gidiliyor... Ve ölenler bir gün sonra unutuluveriyor... * Şair diyor ki; "Kapalıydı kapılar, perdeler örtük Silah sesleri uzakta boğuk boğuk Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük Bu günde ölmedim anne." 68'lerden bugüne kadar bu ülkenin gençliği şairin dizelerindeki gibi öğrencilik, askerlik, polislik, hakimlik, savcılık, gazetecilik, mühendislik, doktorluk ve işçilik daha ötesi vatandaşlık yapıyor... Kime ne anlatırsak anlatalım; ölüme yalnız gidiliyor... Ve ölenler bir gün sonra unutuluveriyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.