Part-time çalışanların sosyal güvenliği nasıl sağlanır?

A -
A +

4857 sayılı Kanunun 8. maddesine göre, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın da (işveren) ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmeye iş sözleşmesi denilmektedir. İş Kanununun 9. maddesine göre, taraflar yani işçi ve işveren iş sözleşmesini, Kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak şartıyla, ihtiyaçlarına uygun türde düzenleyebilmektedir. Dolayısıyla iş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılabildiği gibi çalışma biçimleri bakımından tam süreli veya kısmî süreli yahut deneme süreli ya da diğer türde oluşturulabilir. İş Kanunu'na göre, genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Çalışma süresi düzenleyici hükümlerden olup tarafların anlaşmasıyla 45 saatin altında (örneğin; 35 ya da 38 saat gibi) belirlenebilir. İşçinin, günlük ve haftalık olarak İş Kanunu'nda belirlenen kanuni çalışma sürelerine uygun olarak çalışmayı üstelenmesi halinde "tam süreli" (full-time), işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda diğer bir ifade ile haftada 2 gün, her iş günü 2 saat gibi çok değişik seçenekler dahilinde çalışılması halinde "kısmi süreli" (part-time) iş sözleşmesiyle çalışma esası benimsenmiş olur. Belirtelim ki; kısmi süreli iş sözleşmesinin yazılı yapılması esastır. Bu türdeki çalışma biçiminde ay içinde 30 günden eksik çalışmak söz konusu olacağı için işçiler açısından kısmi süreli sözleşmeyle çalışmanın sosyal güvenliğe yansıması olumsuz olacaktır. Diğer bir ifade ile işçinin prim ödemeden Genel Sağlık Sigortası yardımı alması imkânsız olacağı gibi emekli olmak için aranan prim ödeme gün sayısını tamamlaması da oldukça zorlaşacaktır. Ülkemizde önceleri sadece öğrenciler ve ev kadınları kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışmakta iken günümüzde bu tür çalışma biçimi oldukça yaygınlaşmıştır. Her ne kadar kısmi süreli iş sözleşmeleri ile işçi çalıştırma işçi açısından bir handikap gibi görünse de sosyal güvenlik bakımından 5510 sayılı Kanunda düzenlenen telafi edici düzenlemeler diğer bir ifade ile isteğe bağlı sigorta ve borçlanma müessesesi kayıpları azaltmaktadır. Kısmi süreli iş sözleşmesiyle ay içinde 30 günden az çalışan sigortalılar için sağlık yardımı alma yönünden ve emekli olmak için tamamlanması gereken prim ödeme gün sayısı açısından 2 farklı seçenek bulunmaktadır. PART-TİME ÇALIŞANLAR SAĞLIK YARDIMINI NASIL ALACAK? GSS'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanların ay içinde 30 günden eksik süreler için GSS primi ödemesi zorunludur. 5510 sayılı Kanunun 88. maddesine göre, 4857 sayılı Kanunun 13. ve 14. maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile bu Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalılar için eksik günlerine ait GSS primlerinin 30 güne tamamlanması zorunludur. Bu durumdaki işçiler sağlık yardımı alabilme adına ya aylık 2 asgari ücret kazanç beyan ederek eksik kalan günler için GSS primlerini kendileri ödeyecekler, ya da gelir testine tabi olmak suretiyle belirlenecek aylık kazanç aralığına gelen asgari ücret dikkate alınarak prim ödeyecekler. PART-TİME ÇALIŞANLAR PRİM GÜN SAYISINI 30'A ÇIKARABİLİR Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanların ay içinde 30 günden eksik kalan sürelerin primlerini 30 güne tamamlamaları için iki seçenekleri bulunmaktadır. Bunların ilki eksik kalan süreleri isteğe bağlı sigorta ile 30 güne tamamlamak, diğer yöntem ise borçlanma suretiyle eksik kalan süreleri 30 güne tamamlamaktır. 5510 sayılı Kanunun isteğe bağlı sigortalılığı düzenleyen 50. maddesi hükümlerine göre, sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışanlar isteğe bağlı sigortalı olabilmekte, SGK'ya isteğe bağlı sigorta giriş bildirgesi vermek suretiyle müracaat yaptığı tarihi takip eden günden itibaren isteğe bağlı sigortalılık başlamaktadır. Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanların isteğe bağlı sigorta prim gün sayıları; 30-ödenen prim gün sayısı=isteğe bağlı sigorta gün sayısı formülüyle hesaplanmaktadır. Örneğin; kısmi süreli iş sözleşmesiyle ay içinde 10 gün 4/a kapsamında prim ödemesi olan işçinin isteğe bağlı sigorta prim gün sayısı 30-10=20 gün olacak, dolayısıyla ödeyeceği prim tutarı da 30 gün üzerinden ödeyene göre daha düşük hesaplanacaktır. Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalıştıkları için 30 günden eksik kalan süreleri isteğe bağlı sigorta yoluyla 30 güne tamamlayan işçilerin isteğe bağlı sigorta primi ödedikleri bu süreler 4/a yani SSK sigortalılığı olmaktadır. İLERLEYEN DÖNEMLERDE BORÇLANMA YAPMAK MÜMKÜN Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlara, ay içinde eksik kalan süreleri 30 güne tamamlamak üzere sunulan bir diğer seçenek ise borçlanmadır. 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların ay içinde 30 günden eksik kalan süreleri borçlanabilme hakları bulunmaktadır. Örneğin, part-time olarak çalıştığı için her ay 15 gün prim ödemesi olan kişiler kalan eksik günleri ilerleyen dönemlerde yani ihtiyaç duyduğu zaman borçlanabilmektedir. Belirtelim ki; bu nitelikteki borçlanmalar 1 Mart 2011 tarihinden sonraki süreler için geçerli olacak, 1 Mart 2011 tarihinden önceki süreler için borçlanma yapmak söz konusu olamayacaktır. SGK GENEL MÜDÜRÜ CEVDET CEYLAN SORUNU ÇÖZDÜ SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürü Cevdet CEYLAN geçen hafta bir e-posta göndererek, iki hafta önceki yazımıza konu olan ve Afyon SGK tarafından yetim maaşı talebi reddedilen okurumuza yanlış anlama sebebiyle başlangıçta aylık bağlanmadığını ancak yapılan inceleme sonucu hatanın fark edildiğini ve mağdur olan okurumuzun maaşının bağlandığını belirtmiştir. Genel Müdür Cevdet CEYLAN'a mağdur olan vatandaşımızın sorununu çözdüğü için hepiniz adına teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.