PKK'nın korkusu yeni anayasa

A -
A +

Başbakan Erdoğan, BDP'li Demirtaş'ın "Çukurca - Şemdinli arasında 400 kilometre PKK'nın kontrolünde" şeklindeki iddiasının doğru olmadığını söylemiş. Demirtaş'ın iddiasının bir temenniden ibaret olduğunu herkes biliyor. Beyni çalışan her normal insan 700 kişiyle 400 kilometrenin kontrol altında tutulamayacağını bilir. 700 terörist bölgede geçici süre ile korku salabilir, vur- kaç taktiği ile eylemler yapabilir. Ama kocaman bir bölgeyi kontrol altında tutuyor demek bir şehir efsanesidir. PKK terör örgütü her yıl aynı numarayı tekrarlar. Sonbahar-kış mevsimi öncesinde olayları tırmandırır. Sivilleri de hedef alan sarsıcı eylemler yapar ve kamuoyuna kendini tartıştırır. Ve iş öyle bir noktaya getirilir ki kışa girmeden sözde ateşkes çağrıları havada uçuşur. Bizim enteller de her seferinde bu numarayı yer ve sözde ateşkes çağrılarına kulak verilmesini ister. Oysa amaç, ateşkes değil kış şartlarında eylem yapma imkan ve kabiliyetine sahip olmayan PKK'nın propaganda yapma ve inisiyatif alma çabasıdır. Aynı PKK bahar gelince Nevruz'la birlikte kendi kendine ilan ettiği sözde ateşkesi bir mazeret bulup kendisi bozar. Ne zamana kadar? Eylül ortalarına kadar. Ancak bu yıl durumu biraz daha farklı. 2012 Türkiye için yeni bir Anayasa'nın yapılacağı bir yıl olarak biliniyor. Yeni Anayasa çalışmaları devam ediyor. Kürt sorununun çözümüne ilişkin kalan adımlar yeni Anayasa içinde atılmış olacak. PKK'nın bundan ödü kopuyor. Kürt sorununun çözümü demek PKK'nın bitmesi, tükenmesi, can damarının kesilmesi demek. PKK baronları ve İmralı muhatap alınmadan siyaset kurumunun Meclis çatısı altında yeni Anayasa içinde Kürt sorununa çözüm araması örgütü telaşlandırıyor. Korkuyolar, 'bizim dayatmalarımıza aldırmadan- bizi muhatap almadan bizim çözümlerimizi hakim kılmadan sorunu çözecekler' diye ödleri kopuyor. Çünkü onların kafasındaki çözümle Kürt vatandaşlarımızın çözümleri aynı değil. PKK, bölgede kendisinin tek adam diktatörlüğü ile yöneteceği Marksist bir yapı öngörüyor. Oysa bizim Kürt vatandaşlarımızın talepleri bireysel, kültürel hak ve özgürlüklerle ilgili talepler. Tüm bu nedenlerle PKK Kürt sorununu çözen yeni bir Anayasa'yı engellemek için her yola başvuruyor, baş vuracak. Türkiye'nin Suriye sorunu gibi devasa bir sorunla uğraştığı bir dönemde Türkiye'yi içe kapatmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalışacaklar. Ama attıkları her kanlı adım; BDP ile kucaklaşmaları, KCK ile Şemdinli'de, Gaziantep'te ve Hakkari'de yaptıkları iş birliği Kürt kökenli vatandaşlarımızın bu bebek katillerini daha iyi tanımalarına vesile olmuştur. Barış-demokrasi, sivil siyaset ve sivil toplum faaliyeti adı altında ne haltlar yediklerini, bu kisvelerle teröre verdikleri her türlü desteğin Gaziantep'te bebeklerin küçücük bedenlerine şarapnel olarak saplandığını, hem Kürtler- hem Türkler hem de dünya gördü. Tüm bu olanlardan sonra KCK'nın faaliyetlerine kim masum sivil toplum faaliyeti olarak bakabilir? Kim BDP'yi demokratik bir siyasi parti olarak görebilir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.