Kıssadan hisse

A -
A +

Almanya'dan bundan otuz sene öncesinden bir iş dünyası hikayesi: "Abicim altın gümüş işleyen bir fabrikada çalışıyordum. İmalat sırasında çok zehirli maddeler kullanılıyor. Altı senenin sonunda ayrılmaya karar verdim. Fabrika müdürü çok güvenilir elemanlara ihtiyaç duyulan bu iş yerinden ayrılmamı istemiyor. Ancak kesin kararlı olduğumu anlayınca, bana 'Bay X. sana fabrikanın bahçesinde görev vereceğim. Orada fazla mesai yapmak şartıyla çalışır mısın?' dedi birgün. 'Çalışırım, işim ne olacak?' dedim. 'Sen hele şu yeni iş elbiselerini giy! Bahçeye in ben sana işini tarif edeceğim.' dedi müdür. Bahçeye indim. Birazdan bir koca dilim pasta, yanında içecek bir garson geldi. Pencereden müdürü gördüm. El salladı afiyet olsun manasında. Sonra bana bahçenin yapraklarını toplama görevi verdiğini söyledi. Sabah işe geliyorum. Bir saatte temizlik bitiyor. Akşama kadar bahçede geziniyorum, üstelik fazla mesaiye kalıyorum, ay sonunda hem maaş veriyorlar, hem de prim gibi birşeyler. Anladım ki, şirket uzun yıllar çok gayretli çalışmamdan dolayı beni mükâfatlandırıyor. Beş altı ay böyle çalıştım. Sonra daha uygun ve branşım olan matbaacılıkla ilgili bir iş buldum. Ayrılırken yapılan töreni görmeliydiniz. Sonraları çarşıda pazarda nerde karşılaşsak, o müdür beni alır bir pastaneye götürür, bir şeyler ısmarlar hatırımı sorardı. O adam gibi yöneticiyi ve onun sağladığı rahat iş ortamını hep hatırlarım. Hani siz yönetimle ilgili yazıyorsunuz ya belki benim bu hatıram işinize yarar." Sonra başka bir iş yerine gitmiş. Orada bu kadar tatlı hatıraları yok. Yine yöneticilerle problem yaşamamış ama çalışma arkadaşlarından bazılarından özellikle ırkçı görüşleri olanlardan şikayet etti biraz. Devam ediyor: "Abi yüzüme karşı, yabancılardan özellikle Türklerden nefret ettiğini söyleyen bir Alman ustayla yıllar sonra usta olarak yeni alınan son derece modern ve karışık bir matbaa makinesinde beraber çalışmam istendi. İtiraz etmedim. Uzun zaman beraber çalıştık. Ben daha gayretle çalışırdım. Alman çay kahve içerdi. Bir gün makinenin daha verimli olması için bir iyileştirme teklifi aklıma geldi. Basit bir kroki olarak o Alman ustaya bundan bahsettim. O da götürdü bu öneriyi yukarıya arz etti. Öneriyi o yaptığı için otuz bin mark ödülü aldı, bana bir fenig bile vermedi. Bir gün çalışırken düştü bayıldı. Şişko biriydi, bütün gayretimle kaldırıp bir tezgahın üzerine aldım ve yardım istedim su serperek ayılttım bu arada cankurtaran yetişti. Bir gün aynı şey benim başıma geldi. Adam kılını kıpırdatmadı iyi mi? Ama ben de memlekete kesin dönüş yaparken 'Kulağına eğildim 'Biliyor musun, ben de seni hiç sevmiyorum' dedim. Belki iyi yapmadım ama ben de insanım be abicim." Demek ki neymiş iyi yöneticiler kötü niyetli çalışanları bile verimli çalıştırabiliyorlarmış. Kıssadan hisse!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.