Cumhurbaşkanı'nın ufuk turu

A -
A +

Dün, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM'nin 24'üncü dönem üçüncü yasama yılının açılışında yaptığı konuşmayı dinledik. Yabancı misyon şefleri Meclis açılışına büyük ilgi gösterdiler. Genelkurmay Başkanı ve 4 kuvvet komutanı ile Yüksek Yargı Başkanları genel kuruldaki yerlerini önceden aldılar. Gerginlik yok, kaşlar çatık değil. "Askerler katılacak mı katılmayacak mı?" diye merak eden yok. Gayet medeni bir ortam ve görüntü var. Belli ki Türkiye normalleşmiş. Cumhurbaşkanı salona girdiğinde geleneklerimize uygun olarak herkes ayağa kalktı ve önünü ilikleyip karşıladı. Sayın Cumhurbaşkanı 35 dakika süren güzel bir konuşma yaptı. Demokrasi ve evrensel hukukun "mabedi" sayılan Avrupa Konseyi'nde uzun yıllar çalışan Cumhurbaşkanı Gül demokrasi, özgürlükler ve evrensel hukuk konusunda duyarlı bir yapıya sahip. "Seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclis'te olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim" sözleri ile yargıya gönderme yaptı. Bazı arkadaşlar Cumhurbaşkanının hükümete de gönderme yaptığını iddia ettiler. Bu tespit yanlış. Tutuklu vekillerin tutukluluğunu sona erdirecek organ Hükümet değil yargı. Ama bu konuda Başbakan'ın Cumhurbaşkanı'ndan farklı düşündüğünü biliyoruz. Umarım yargı en kısa sürede kesin kararını verir de bu konuyu tartışmaktan kurtuluruz. Ama Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın her konuda benzer düşünmesini beklemek yanlış. Gül, "Meclis kompozisyonunda meydana gelebilecek her türlü noksanlık, geçmişte yapılanları tekrar etmekten ve çözümleri ötelemekten başka bir işe yaramayacaktır" sözleri ile BDP'nin kapatılması veya vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda uyarıda bulunma ihtiyacı duymuş görünüyor. Partilerin kapatılmasına karşı çıkıyor. Tutuklu vekillerle ilgili sözleri hem CHP hem de MHP'den alkış aldı. Kapatma veya dokunulmazlıklarla ilgili sözleri de BDP'lilerce alkışlandı. Cumhurbaşkanı Gül, Müslüman, demokratik ve laik bir ülke olarak Türkiye'nin bazı halklar için bir özlem haline geldiğini belirtti. "Arap Baharı"nı yerli olan bir hak, hukuk ve onur mücadelesi olarak yorumladı. Suriye konusunda uluslararası camiaya akan kanı durdurması çağrısında bulundu. Suriye politikamızın doğru olduğuna ancak bu politikanın yan etkilerinin dikkatle izlenmesi gereğine işaret etti. Terörle mücadele konusuna konuşmasında geniş bir yer veren Cumhurbaşkanı Gül; "Terörle mücadele, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin temel ilkeleri gözetilerek, kararlılık ve azimle sürdürülecektir" dedi. Sayın Cumhurbaşkanı dağda teröristlerle kucaklaşan vekillere; "Terör ile demokrasi hiçbir ahvalde kol kola gezemez. Terörün kucaklanmasına, övülmesine ve meşru gösterilmesine müsamaha eden bir demokrasi de dünya üzerinde mevcut değildir" sözleriyle mesaj verdi. Terör şiddetini artırsa da inadına reform, inadına demokrasi tavsiye etti. Sayın Cumhurbaşkanı, yeni anayasanın mutlaka yapılmasını ve siyasi sistemlerin bu süreçte tartışmasını istedi. Ekonomiye ve ekonomi yönetimine övgüler yağdırdı. Basın ve ifade özgürlüğü konusundaki hassasiyetlerini de dile getirdi. Yüksek oranlı büyüme, yapısal reformlar ve mali disiplin önerdi. Aşırı öz güven ve rahatlık duygusu konusunda ikazda bulundu. Umarım verimli, başarılı, kavgasız yeni bir Anayasanın hazırlandığı bir yasama yılı geçiririz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.