Fizik her zaman yetmez!

A -
A +

İnsanoğlu çağlar boyu süren maceralar, tecrübeler, deneme yanılmalar, çöküşler, çıkışlar velhasıl akla gelen gelmeyen sebeplerle birtakım zihinsel kalıplar oluşturuyor. Sonra o'nu bunları... sınırları dışına savuran değişim rüzgârları esmeye başlayınca bu kalıpların dışına çıkamadığı için bunalımlara düşüyor, mutsuz oluyor. Bizim nesil bu çağlardan üçünü bizzat içinde yer alarak yaşadı. 'Tarım çağı'nın esnek çalışma düzenine dayalı asude hayat tarzı derebeyiler, adaletsiz çete şefleri tarafından bozulmasaydı insanoğlu için hoş bir dönemdi. Sonra buharlı makinelerin homurtuları içinde insanı çarklarının arasına alan 'Sanayi çağı' başladı ve onu maddenin esiri haline getiren materyalist, Newtonist, Darwinist, determinist kaynaklardan beslenen; 'laboratuvar şartlarında gözlemlediğim, tanımladığım, beş duyum ile algıladığım ve de doğruladığım olaylar, oluşlar dışında hiçbir şeye inanmam' diye kestirip atan sanayi çağı düşünce kalıpları 1900'lü yılların başına kadar borusunu öttürdü. Halen de belli ölçülerde öttürmektedir. Atomun en küçük parça olduğu kabulü ile yola çıkan bu paradigma yirminci yüzyılın başlarından itibaren esen 'quantum fiziği' dalgaları ile sarsıldı. İnsanoğlu atomun çekirdeğinde olan bitenle uğraşmaya başladığından beri yepyeni bir düşünce tarzı ortaya çıktı. Çünkü nükleer fizik (çekirdek fiziği) denilen ve atomaltı parçacıkları ile ilgilenen bilim adamları atom çekirdeğindeki nötronları, pozitronları, mezonları ve diğer parçacıkları keşfettikçe atomaltı dünyasının bu haşarı, dengesiz, karmaşık ama bir o kadar da düzenli âlemini Newton fiziğinin kurallarıyla açıklayamadıklarını gördüler. Kısadan ifade edersek (zaten uzununa bendenizin boyu yetmez) her şeyin 'doğrulanabilir' olmasının yeterli olmadığını bazen de 'yanlışlanabilirlik'e kafa yormak gerektiğini söylediler. Şimdi bütün dünya bilim çağının gereklerini karşılamaya daha müsait olan bu yeni paradigmaya kafa yoruyor. Olayların salt determinist, tanımlayıcı fizikle değil bazen de 'metafizikle' fizik ötesi bir düşünce tarzıyla açıklanabileceğini söylüyorlar. Mesela bunlardan biri 'Karmaşıklık ve belirsizlik teorisinin babası' sayılan nükleer fiziğin öncülerinden W. Heisenberg'dir. Atomaltı dünyasının belirsizlik ve kaostan doğan muhteşem düzeni karşısında ruhunda kopan fırtınaları Müslüman olarak dindirmeye çalışmıştır. İşte son günlerde rahmetli, sevgili, güzel insan Turgut Özal'ın on dokuz yıldır bozulmadan duran bedeni fizikle değil ancak metafizikle açıklanabilir. Aslında bu yaşanılan ilk örnek değildir, en yakın zamanlarda Abdülhakim Arvasi hazretlerinin muhterem oğulları Ahmet Mekki Efendi'nin yol açılması sebebiyle nakledilmek üzere kabri üç yıl sonra açıldığında mübarek vücudu ilk günkü gibi bulunmuş idi. Allah cümlesine rahmet eylesin, insanoğluna da ruhunun fırtınalarını dindirmesi için yardım eylesin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.