Başbakan'dan cesur adım

A -
A +

Geçtiğimiz cuma günü Türkiye bir ilki yaşadı. İktidar partisi yine cesur bir adım attı ve Başbakan'ın eliyle kentsel dönüşümü 33 ilde aynı anda başlattı. Bu riskli bir iş, siyaseten istismara açık bir iş. Yıllardır siyasetçilerin dokunmaktan korktuğu bir alan. Van depremi sonrasında Başbakan Erdoğan, "iktidarımızı kaybetme pahasına da olsa yapacağız" demişti ve sözünü tutarak kentsel dönüşüme ilk kazmayı vurdu. Deprem riski taşıyan 6.5 milyon konut yıkılıp yerlerine modern, depreme dayanıklı, ısı yalıtımı olan yeni binalar yapılacak. Biz, oturduğumuz eski binaları ev sanıyoruz. Oysa eski binalarımızın çoğu ev niteliği taşımıyor. Çoğunun ısı ve ses yalıtımı, hatta su yalıtımı bile yok. İçeriyi ısıtmak için harcadığımız enerjinin büyük bölümü havaya uçuyor. 10 birim enerji ile ısıtabileceğimiz bir yere 100 birim enerji harcıyoruz. Pencereler ve camlar uygun değil. Bina yazın sıcak, kışın soğuk oluyor. Yazın soğutmak, kışın ısıtmak için ilave para harcıyoruz. Diğer yandan ülkemizin büyük bir bölümü birinci derecede deprem kuşağında yer alıyor. Yapılan binaların en az 6.5-7 şiddetinde bir depreme dayanıklı yapılması gerekiyor. Bunun için önce binanın yapılacağı arsada zemin etüdü yapılarak o zemine yapılacak binanın temel kalınlığına, zeminde kazık kullanılıp kullanılmayacağına karar veriliyor. Statikçiler, zemin etütçülerinin kendilerine verdikleri değerlere göre binanın zemin dahil statik projesini çiziyorlar. Genelde radye temel yapılıyor. Diğer yandan kapalı otoparktan tutun da, oturacak kişi sayısına göre yeşil alanlar, kreşler, spor alanları, eğitim tesislerine kadar birçok sosyal donatı bina ile birlikte inşa ediliyor. Yeni binalarda ısı, ses ve su izolasyonları yapılıyor. Doğalgazla ısıtılan binalar kendi elektriğini kendisi üretiyor. Tüm bu yeniliklere baktığımızda oturduğumuz eski evlere ev demeye bin şahit lazım. Zeminin özelliğine uygun bir temel yok, izolasyon yok, kullanılan demir ve beton uygun değil. Aslında evde değil çok katlı tabutlarda oturuyoruz. Depreme dayanıklı değil, enerji ısrafı var, fiziki güvenlik ve konfor yok. Diğer yandan eski binayı güçlendirip yenilemek yıkıp yenisini yapmaktan daha zor. Sadece deprem değil, sorun olan. Binalarımızın çoğu fiziki ömrünü tamamlamış. Az gelişmiş bir ülkeden gelişmiş bir ülkeye dönüşüyoruz. Bu dönüşümün ilk olarak yaşadığımız mekanlara yansıması doğal bir süreç. Ülkenin bir sente muhtaç olduğu dönemlerde, insanların zar-zor geçindiği dönemlerde yaptırdıkları derme çatma yapılardan artık kurtulmamız gerekir. Bu kentsel dönüşüm sayesinde depreme dayanıklı yapılara kavuşacağız. Şehirlerimiz mezbelelik görüntülerden kurtulacak. Ciddi bir enerji tasarrufu sağlayacağız. Yaşadığımız alanlarda kullanabileceğimiz birçok sosyal donatıya kavuşacağız. İnşaat sektörü ve ekonomi canlanacak. Depremlerde mal ve can kaybımız azalacak. Kısacası çok hayırlı ve çok cesur bir adım atıldı. Vesile olanlardan Allah razı olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.