Terör ve toplumsal beklenti

A -
A +

Dönem dönem terör sorununun bitirilmesi ile ilgili olarak toplumda yüksek bir beklenti oluşturuluyor. Bu beklenti, basın aracılığı ile en üst seviyeye çıkarılıyor. Üzerinden zaman geçiyor, bu beklenti karşılanamadığı için de toplumda büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu realist olmayan beklentiyi kendi zorlama haberleri ile en üst düzeye çıkaran basınımız, beklentiler boşa çıkınca da "Dağ fare doğurdu" manşetini çakıyor. Son 15 gündür yine benzer bir beklenti oluşturulmaya başlandı. Gazeteciliklerine çok güvendiğim iki arkadaşımız BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın verdiği bilgileri diğer haber kaynaklarıyla takviye ederek Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın görevlendirdiği bir ekibin İmralı-Kandil ve BDP dahil herkesle görüşerek terör sorununun kökten çözümüne ilişkin önemli adımların arifesinde olduklarını yazdılar. Hem Köşk kaynakları ile hem de Başbakan'ın görev verdiği iddia edilen AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal Beyle görüştüm. Selahattin Demirtaş'ın gazeteci arkadaşlarımıza aktardığı bilgilerin doğruluğunu teyit ettiremedim. BDP'liler dokunulmazlıkların kaldırılmasını engellemek için hem Cumhurbaşkanı'ndan hem de AK Parti'den görüşme talep etmişler. Cumhurbaşkanı görüşmüş, dinlemiş ve kendilerine telkinlerde bulunmuş. AK Parti adına Grup Başkan Vekili Mahir Ünal görüşmüş. Mahir Beyle yapılan görüşmede de teröristlerle kucaklaşan BDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmaması konusu görüşülmüş. Bunun ötesinde herhangi bir konu görüşülmemiş. Hal böyleyken son 15 gündür basınımızda çıkan haber ve yorumlara bakılırsa terör sorunu ha çözüldü ha çözülecek. Toplumun böyle bir beklentiye sokulması yanlış. Eğer bu yolda bir mesafe kaydedildiyse bu işe emek veren profesyonellerin bunu basına sızdırması başka bir yanlış. Bu işler birazcık gözden uzak yöntemlerle yapılır. Aksi takdirde davul-zurna çala çala yaparsanız, bu sorunun çözülmesini istemeyen küresel aktörler; derin PKK, PKK'nın Suriye ve İran kanadı, bu işi Habur'da olduğu gibi, Oslo'da olduğu gibi sabote eder ve süreç başarısızlıkla sonuçlanır. Bu işe emek veren profesyonel bürokratlar ve karar verici siyasetçiler her şey bittikten ve kesinleştikten sonra kamuoyu ile paylaşmalıdırlar. Aksi halde girişimlerin sabote edilmesi ve başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır. Klasik bir söz vardır: 'Terörle mücadele topyekûn bir mücadeledir.' Hükümet tek başına bir şey yapamaz. Hükümet, muhalefet, sivil toplum, devlet ve basın bu mücadelede iş birliği yapmaz ise sonuç alınamaz. Terörle mücadelede basının da sorumluluğu vardır. Ortada henüz somut bir şey yokken BDP'nin yönlendirmesi ile toplumu "Çözüldü-çözülüyor" beklentisine sokmak bu ortak mücadele anlayışına uymamaktadır. Basın terörle mücadeleye sadece habercilik gözüyle bakamaz. Şunu iyi bilelim, terör örgütü köşeye sıkışmadan, mecbur kalmadan asla silah bırakmaz. Hele hele ipleri başkasının elinde olan bir terör örgütü asla kendiliğinden teslim olmaz, silah bırakmaz. Eğer biz bu sorundan kurtulmak istiyorsak bir yandan o örgütün kullandığı Kürt sorununu çözeceğiz diğer yandan tüm imkanlarımızla eli silahlı katilleri köşeye sıkıştıracağız. Başka çare yok, gerisi laf. Her kış başında sözde ateşkesler ilan ederek artık kimseyi kandıramazsınız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.