Vadideki hesap

Ezber bozma modasına kendini kaptırmayan kalmadı gibi... Çözüm adı altında yapılan teklifler meseleye bir kördüğüm daha atmaktan bir adım öteye geçmiyor... Bu ucube teklifleri yapanlar bir şehidin dramından bahsetmemiş ve bir şehit anasının elini bugüne kadar öpmemiş kimselerdir... Ve en önemlisi çifte standart duygusunu ruhunun zirvelerinde taşıyanlar daima isyankârların safında buluşmayı tercih etmişlerdir... 68'lerde sol diye başlayan süreç yılanların gömlek değiştirmesi gibi kırk defa farklı renge ve harekete büründü... Ama içinde hareket eden hep aynı yılanlardı... Ve yılanların öcünü de, Öcalan alıyor gibi... En önemlisi de yıllardan beri ithal ürünlerle yılanları besleyenlerin kim olduğu gerçeği de bütün ayrıntılarıyla bilinmedi... * Mehmet Ali Birand; bir ülkeyi felakete sürüklemiş eşkıyanın başı için 'parti başkanı olsun ve TBMM'ye girsin' diyorsa ve teklif ediyorsa, birileri de diyebilmeli ki; - Kendi çocuğunuz şehit edilmiş olsaydı, yine aynı teklifi yapar mıydınız? Abdi İpekçi'nin katili ve hâlâ ne olduğu anlaşılmayan Mehmet Ali Ağca'nın siyasete girmesini istemekten farkı olmayan bu teklif, bizleri yorumsuzluğun sınırları dışına bırakıyor... Bekaa Vadisi'nde 'gazetecilik' kılıfıyla başlayan filmin sonunun da böylesine ezber bozan bir teklifle biteceği belliydi... 'Kurtlar Vadisi'nde en uzun hayatı tilkiler ve çakallar yaşarmış' gerçeğine kurtlar bir kez daha yenik düşüyor... * KÜBA'nın kimilerine göre efsane lideri Fidel Castro demiş ki; -Eğer, düşmanların sana ödül veriyorsa sende bir puştluk var demektir! Peki, ya sen düşmanlarına ödül veriyorsan? sorusunun cevabı ise boşlukta geziniyor... Sivas olaylarındaki vahşetin oyuncularına gelince 'katiller' denilecek, 30 yıl boyunca Kandil Dağı'ndaki eşkıyalara gelince af edilmesi istenecek ve İmralı'da 'tosunlar' gibi beslenen eşkıyanın başına da TBMM yolu gösterilecek... Bekaa Vadisi'nde başlayan hesap defteri kapanıyor gibi... Ya devlet ve milletin bekası?