Maaş hesaplama yöntemi neden değişti?

A -
A +

Soru: "Ben özürlü olarak çalışmış ve 2000 yılında resen zorunlu emekli edilmiş biriyim. Vergi indirim belgemi ibraz etmeden beni emekli etmediler. Son beş yıllık primimi tavandan ödedim. SGK'ya maaşımın eksik bağlandığını bildirdim ama tarafıma yapılan işlemin doğru olduğu ve maaşımda eksiklik olmadığına dair cevap yazdılar. Sizin 2 Aralık günü Türkiye Gazete'sinde yazınızı okudum, içime bir ümit doğdu, yıllardır çocuklarımla çektiğim yoksulluk ve mağduriyetim bir nebze olsun sona erecek diye. Şimdi sizden bana yardımcı olmanızı ve emekli maaşımın doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hakkında bilgi istirham ediyorum." Hikmet G. Engelli emeklisine sağlıklı kişiye göre daha yüksek maaş bağlanır. Önceki iki hafta boyunca engelli kardeşlerimizin yaşı beklemeksizin erken emekliliğine ilişkin bilgiler vermiştim. Bu hafta engelli bir okurumuzun sorusunu cevaplamak ve ardından aylık hesabı hakkında bilgi vermek istiyorum. Cevap: Öncelikle belirtelim ki; siz normal yoldan 2000 yılı Nisan döneminden geçerli olmak üzere emekli olmuşsunuz. Yüksekten prim ödendiği için size üst gösterge olan 15025 gösterge aylığı bağlanmıştır. Aylık Bağlama Oranınız (ABO) ABO-1= % 52,30, ABO-2= % 60'dır. Yani 2000 sonrası dönem için 5558 gün karşılığı olan % 45 ABO değil engelli olmanız nedeniyle % 60 ABO oranı alınmış. Yani maaşınız doğru hesaplanmış. Sizin durumundaki kişi bugün emekliliğe müracaat etmiş olsa gelişme hızı dikkate alındığından maaşı 1305 TL olacaktı. Oysa siz şu an vergi iadesi dahil 1.002,00 TL aylık alıyorsunuz. Maaşınızın düşüklüğü, esasında iki nedene dayanmaktadır. Birincisi, emeklilerin maaşlarının gelişme hızı dikkate alınmadan enflasyon oranı kadar zamma tabi tutulması ikincisi ise eski aylık hesaplama yöntemidir. Kamuoyundaki intibak meselesinin de özeti aslında budur. Bu kazanç durumuna göre size günümüzde maaş bağlanmış olsa idi maaşınız daha yüksek olacaktı. YÖNTEM NEDEN DEĞİŞTİ? Bu hafta sizlere emeklilik maaşının nasıl hesaplandığı ve emekli maaşı hesaplama yönteminin neden değiştirildiği hakkında genel bir bilgi vererek konuyu bir başka bakış açısıyla değerlendirmek istiyorum. 2000 yılından önce sigortalı olmuş kişilerinin emekli aylığı 2000 yılından önce, 1 Ocak 2000 ila 30 Eylül 2008 arasında ve 1 Ekim 2008 tarihinden sonra çalışmaları varsa üç aşamada hesaplanır ve sonrasında da bulunan bu aylıklar kısmileştirilerek tam aylık tespit edilir. Bu aşamalar; 1 Ekim 2008 tarihinden önceki prim ödeme gün sayısına ait kısmi aylığın (A Aylığı ) hesabı, 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına ait kısmi aylığın (B Aylığı ) hesabı ve bulunan bu kısmi aylıkların birleştirilmesinden (C Aylığı) oluşur. 1 Ocak 2000 tarihinden önce sigortalı olan ve aynı zamanda 1 Ocak 2000 ila 1 Ekim 2008 tarihleri arasında çalışması olup 1 Ekim 2008 tarihinden sonra çalışması olmayan (bir anlamda da 1 Ocak 2000 ila 1 Ekim 2008 tarihleri arasında emekli olanlar) kişilerin emekli aylığı ise iki aşamada hesaplanır ve sonrasında da bulunan bu aylıklar kısmileştirilerek tam aylık tespit edilir. 1 Ekim 2008 tarihinden önceki prim ödeme gün sayısına ait kısmi aylık (A Aylığı ), 1 Ocak 2000 tarihi öncesi kısmi aylık (A1 Aylığı ) ve 1 Ocak 2000 ila 1 Ekim dönemleri arasının kısmi aylığı (A2 Aylığı) olmak üzere iki farklı hesaplama sonucu belirlenir. YENİ DÖNEMDE YÜKSEKTEN PRİM ÖDEYENİN MAAŞI FAZLA OLACAK Bu iki dönem aralığında geçen prim ödeme gün sayıları ile prim matrahları bağlanacak aylık miktarı için belirleyici unsurdur. 1 Ocak 2000 tarihinden önce düşükten prim ödeyenler ödedikleri primlere nispeten yüksek, yüksekten prim ödeyenler ise ödedikleri primlere nispeten düşük aylık alırlar. Bunun gerek hakkaniyete uygun düşmemesi gerekse sigortacılık mantığıyla bağdaşmaması nedeniyle 2000 yılında emekli aylığı bağlama yönteminde değişiklik yapılmış ve 2000 yılından itibaren düşükten prim ödeyenler ödedikleri prim miktarına uygun biçimde maaş almaya başlamış dolayısıyla da yüksekten prim ödeyenler de eski sisteme oranla yüksekten aylık almaya hak kazanmıştır. Bunun doğal sonucu olarak ödenen primlerle bağlanan maaş arasında bir paralellik kurulduğundan söz edebiliriz. Örneğin; 1999 yılı Aralık ayında en düşükten 3600 günle maaş bağlanan kişinin maaşı 79,59 TL'dir ki bu maaşın bugünkü karşılığı 1.102,06 TL'dir. Oysa en yüksekten 9800 gün prim ödeyen kişiye bağlanan maaş ise 127,47 TL'dir ve bu maaşın bugünkü karşılığı 1.765,32 TL'dir. Dikkat edilirse bu dönemde en düşükten 3600 gün prim ödeyenle en yüksekten 9800 gün prim ödeyen arasındaki maaş farkı % 160'dır ama prim miktarı ve prim gün sayısı dikkate alındığında maaş farkının %1305 olması gerektiği aşikârdır. GERÇEK ÜCRETİNİZ ÜZERİNDEN PRİM ÖDENMESİNİ İSTEYİN Yukarıda belirttiğimiz hususları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde yeni dönemde işçilerin sadece sigortalı bildirilmelerine değil aynı zamanda aldıkları gerçek ücret üzerinden sigortalı bildirilmeleri konusunda hassasiyet göstermeleri, işverenlerinden bu yönde talepte bulunmaları gerekmektedir. Hatta işverenle aralarında düşük prim ödenmesine yönelik örtülü bir anlaşma varsa bunu bozmalıdır. Yani işçi, işverenine, bana biraz daha fazla maaş ver primi düşük öde demek yerine gerçek ücretim üzerinden prim öde demelidir. Zira yüksek ücret almasına rağmen primi düşük bildirilen işçiler emekli olduklarında hak ettikleri maaşın çok daha altında emekli maaşı almak zorunda kalacaklar ve pişman olacaklardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.