Bozacının şahidi şıracı...

A -
A +

İran'ın dinî lideri Ali Hamaney'in danışmanı Ali Ekber Velayeti, Beşar Esad'ın akıbetinin İran'ın kırmızı çizgisi olduğunu söylemiş... Velayeti'nin seslendirdiği İran'ın görüşüne göre, Esad devrilirse; İsrail'e karşı kurulan direniş hattı kopmuş olurmuş!.. Ne direnişi, ne kopması?.. Bugüne kadar Suriye İsrail'e karşı hangi ciddi direnişi gösterdi ki? 1973 Ramazan savaşında, Baba Esad doğru dürüst bir direniş gösterebilseydi, bugün durum çok farklı olabilirdi. Ama öyle bir şey olmadı. Suriye Birlikleri, kısa süreliğine ele geçirdikleri Golan Tepeleri'nden apar topar çekildi. Sebep neydi? Bu konuda rivayetler muhtelif. Ancak Baba ve Oğul Esad'ların iktidar koltuğunu koruma hesabı, ülke topraklarının işgalden kurtarılmasından daha önemliydi. O yüzden Velayeti'nin bahsettiği direniş hattı tam bir Acem palavrasıdır! Velayeti diyesiymiş ki; "Suriye halkının isteklerini yansıtan reformlar şiddete başvurulmadan ve Amerika'nın etkisi olmadan gerçekleştirilmeli..." Bunu, hakikaten tarafsız hareket eden bir ülke yetkilisi söylese, bir anlamı olurdu. Fakat başından beri, Esad'ın katiller sürüsü Şebbiha ile birlikte, Suriye halkına karşı; dehşet verici katliamlara ortak olan İran'lı milislerin yaptıkları ortada iken, bu sözler, ikiyüzlü bir politikanın yansımasından başka şey olamaz. Velayeti'nin dile getirdiği görüşleri, Rusya çok daha usturuplu şekilde ifade ediyor. Ne Velayeti'nin hayali kırmızı çizgileri, ne de Rusya'nın Karadeniz ve Akdeniz'de aynı anda icra ettiği deniz tatbikatları, Beşar'ın ömrünü daha fazla uzatamayacaktır. Gelen haberlere göre, Esad'ın annesi Enise Mahluf da, ülkeyi terk ederek, Dubai'ye; rejimin eski direklerinden, bomba ile öldürülen Asıf Şevket'in dul eşi olan kızı Büşra'nın yanına gitmiş. Yani Beşar için, çember daraldıkça daralıyor... İran ve Rusya'nın, Türkiye'ye gelen Patriot füzelerinden ve daha önce Malatya Kürecik'e kurulmuş olan radar siteminden duydukları rahatsızlıkları, Suriye rejiminin yerini korumasını bahane ederek, her defasında öfkeyle dile getirmeleri de asla şaşırtıcı değil. Bu arada İran ve Irak rejimleri, tabiatı icabı bozacı ile şıracı konumunda. Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin danışmanı Ali El Musavi; Tayyip Erdoğan ve Hükümetinin bölge ülkelerinin içişlerine karıştığını öne sürerek, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun sürdürdüğü politikaların, Bölgedeki karışıklıkların başlıca sebebi olduğunu iddia etmiş. El Musavi, Fars Haber Ajansına yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Suriye'deki karışıklıkları Irak'a da yaymaya çalıştığını, bu sebeple süregelen rahatsızlıkların asıl sebebinin bu olduğunu söylemiş. Diğer taraftan bir başka İranlı politikacı da, benzer şekilde bozacı-şıracı dayanışmasını pekiştirmiş: Mehr Haber Ajansına konuşan Falahat Pisheh şöyle demiş: "Türkiye-Katar-Suudi Arabistan üçgeni Irak'ı karıştırmaya çalışıyor..." Merkuma göre, bu üç ülke, iki sebeple Maliki hükümetini hedef alıyormuş. Birincisi, Maliki'nin İran ile olan güçlü bağları imiş. Burada şecaat arz ederken, sirkatini söyleme durumu da sırıtıyor!.. İkincisi de, Suriye politikaları imiş. Maliki'nin Suriye politikası, diğerleri gibi müdahaleci değilmiş...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.