Sırlar tepesi

A -
A +

Televizyon dizisi Muhteşem Yüzyıl yayınlandığı günden beri kamuoyunda büyük tepkilere neden olmuştu... Dizideki akışa ve yanlışlara biz de karşı çıkmıştık... Ama geçen gün Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin kaleme aldığı Pargalı yazısını gazetede okuyunca diziye söylediğimiz sözleri de geri aldık... Çünkü; dizideki Pargalı İbrahim Paşa'nın akıbeti ve hayat serüveni ile Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin yazdıklarının birkaç ayrıntı dışında genel hatlarıyla doğru olduğunu okuduk... Ne gariptir ki bir ülke tarihini dahi doğru yazmaktan acze düşmüş... Kırk değişik tarif ve kırk bin farklı hikâyeden ibaretleştirilen bir tarihten kim hangi dersi nasıl çıkartabilsin ki! * Sır dağlarında yaşayanlar aslında sınır boylarında dolaşırmış! Tıpkı, Pargalı İbrahim Paşa gibi... Mayınlı bir tarla gibidir iktidar çemberinde dolaşmak... Ne zaman bir mayın üzerine basacağın belli değil... Zaferleriyle, fedakârlıklarıyla, sadakatiyle ve hayırlarıyla 'Makbul' Paşa diye anılan Pargalı boğdurulduktan sonra 'Maktul' Paşa ilan edilmiş... Yani kayıp bir adam hâline getirilmiş! Kuru kalabalıkların dürüstlüğü, acımasızlığı ve merhametsizliği de işte bu kadar... Kanaatini; olayların sonucuna göre oluşturan o büyük ve kuru kalabalıklar ne yazık ki o günden beri alabildiğine çoğaldıkça çoğalıyor... * Pargalı, Araf'taki adam... Mağrurların öfkesine, şüphesine, hırsına, merhametsizliğine ve vefasızlığına yenik düşmesi sonucunda mağdurlaşan bir adam... İddiaya göre; mahkemesiz, şahitsiz, zabıtsız, hesapsız ve kitapsızca bir gecenin yarısında boğdurulan Pargalı hikâyesinin ayrıntıları hiç bilinmiyor... Belki de hiç bilinmeyecek... Ne ilk ve ne de sonuncuydu... Kanuni'nin kanunları ile mi yoksa hakikati müjdeleyen ilahi adaletin tecellisi olan emirlere göre mi maktulleştirildi? Bilinmiyor! Ama öteler var... Ötelerin ötesinde bir hesap günü var... Ve Allah var... Orada mahkemesi var... Şahitler, zabıtlar, hesaplar ve kitaplar var... Sonucunda ebedi cennet ve ebedi cehennem var... Sırlar tepesinde artık vakitler tükendi ve tüketildi... Yaşanan her şey artık geçmişten sayılıyor... Yani hatıralardan ibaret... Daha dün yaşanan esrarengizliklerini aydınlatamayan bu ülke beş yüz yıl önce yaşananların hakikatini gün ışığına nasıl çıkartabilecek ki!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.