CHP için endişeliyim!..

A -
A +

Başlığa bakıp şaşırmanızı istemem. Onun için de ne demek istediğimi daha açık ve anlaşılır biçimde kayda geçireyim: Evet, ben hiçbir zaman CHP'ye oy vermedim. Vermeyi de düşünmüyorum... Hal böyle olduğuna göre, CHP'nin iktidara gelmesini de tabii ki istemem. Ama CHP'nin bu ülkenin önemli bir gerçeği olduğunu unutmadan, onunla ilgili gelişmelerin doğrudan veya dolaylı olarak; her zaman beni, bizleri yani bütün toplumu etkileyeceğini de doğru değerlendirmek durumundayım(z). CHP, hâlihazırda bu ülkenin ana muhalefet partisidir. Demokrasilerde, iktidar kadar muhalefetin de güçlü ve etkili olması beklenir. Bunun iki ana saiki vardır. Birincisi iktidar kanadını gerektiği gibi denetleyebilmek... İkincisi de, iktidar adayı olarak, gelecek için güvenilir bir alternatif oluşturmak. Böylelikle iktidarı daha sıkı çalışmaya zorlamak. Şimdi bu pencereden baktığınızda, CHP bunların hangisini yerine getirebiliyor? İşte 'endişeliyim' dememin sebebi bu! CHP sahiden tıkanmış durumda ve birçok meslektaşın da (Hürriyet'ten Taha Akyol, Radikal'den Murat Yetkin vs.) belirttiği üzere, kesin bir yol ayırımında. CHP'de "ULUSALCILAR" ile "SOSYAL DEMOKRATLAR" nihai bir karara varmak durumunda. Bu karar safhasında da ayrışma ve kopmalar zorunlu görünüyor. Temel soru şudur: CHP, gerçek anlamda sosyal demokrat parti olabilmek için, köklü bir dönüşüm yaşayacak mıdır? Yoksa "Biz devleti kuran partiyiz, Atatürk'ün kurduğu partiyiz..."sloganlarıyla vaziyeti idare etmeye mi çalışacaktır? Şayet ikinci yolu tercih ederse, inkıraz kaçınılmazdır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun dünkü Grup konuşmasını izleyince, doğrusu CHP'nin en azından bu yönetim ve bu kadrolarla gerçek bir dönüşümü yaşayamayacağına kesin kanaat getirdim. CHP Lideri, 'acaba Partisindeki son gelişmeler için ne diyecek' merakıyla beklenen konuşmasında, iyice bayatlamış ve hiçbir ciddi mecliste de bahse konu olmayacak fıkralarla, durumu idare etmeye çalıştı. Sonunda, Birgül Ayman Güler'e yapacağı uyarıyı da, medyaya ithamda bulunarak iyice sulandırdı!.. Dün burada yazdığımı hatırlatayım: CHP'de esas mesele liderlik meselesidir. 2011 Haziran seçimlerinden bu yana, Sayın Kılıçdaroğlu bir nevi uzatmaları oynuyor. Bu ifadenin, bazı CHP'lileri çok kızdıracağı belli! Lakin maksadımız kimseyi kızdırmak değil. Olayların mahiyetini kendi açımdan okumaya çalışıyorum. Hatırlayınız, genel seçimlerden hemen sonra CHP'nin Meclis'te içine düştüğü dağınıklığı. And içme krizini... Daha sonra zar zor çözülen İsa Gök açmazını... İç bunalımlar bir türlü bitmiyor. Hüseyin Aygün problemi. Birgül Ayman Güler, zaman zaman Muharrem İnce. Bir de İstanbul Belediye Başkanlığı konusu var. Hele adaylık süreci başlasın, seyreyleyin gümbürtüyü! Gürsel Tekin-Muharrem İnce yarışması mı olur, yoksa Mustafa Sarıgül-Gürsel Tekin kapışması mı olur? Zaten bir dönem parti yönetimindeki yerini beğenmeyip, bir nevi başkaldırma yoluna giden Gürsel Tekin, acaba nasıl bir reaksiyon verecek? Görünüşe göre, istikbal için bütün yumurtalarını İstanbul Belediye Başkanlığı sepetine koyan CHP, daha baştan bir iç mücadelenin girdabına düşerse hali nice olur?! Görüldüğü üzere, endişe duymak yersiz değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.