Darbe belgeleri haber değil miydi?

A -
A +

Milliyet Gazetesinin yayınladığı "İmralı Zabıtları" bence gereğinden fazla ciddiye alındı. Güçlü bir Türkiye'yi çıkarları açısından istemeyen küresel ve bölgesel güçlerle içeride terörün rantını yiyenler, çözüm sürecini itibarsızlaştırmak ve boşa çıkarmak için bu faaliyetlere devam edecek. Silahların gömülmesi ve barışın, kardeşlik ikliminin yakalanması halinde ortaya nasıl bir Türkiye'nin çıkacağını gayet iyi biliyorlar. Bu tutanakları sızdıranların eli belli oldu. İyi niyetli değiller. Bu tutanakları sızdıranların amacı; milliyetçilerle ulusalcıları kışkırtmak ve Başbakanı iç politikada zor duruma düşürmektir. Ama yanılıyorlar. Bu milletin ekseriyeti Sayın Başbakanın ülkesinin-milletinin çıkarına aykırı, Allah'ın rızasına uygun düşmeyen işlere izin vermeyeceğini biliyor. Başbakanın bu tuzaklara düşmeyip sürecin devamından yana kararlılık göstermesi önemli. Gerisi hikâye. Notların tamamının doğru olduğunu farz ve kabul edelim. Öcalan'ın ruh haline uygun mesajlar. O da manipülasyon yapıyor. Bir taraftan iktidarın varlığının kendileriyle ilintili olduğunu söylüyor diğer yandan Başkanlık sistemine destek vererek iktidara göz kırpıyor. İktidara mesaj gönderirken tehdit etmekten de geri kalmıyor. Öcalan hükümete her türlü mesajı verebilir. Önemli olan hükümetin ne yaptığıdır. Bu tutanakları, muhalefet partilerinin hükümete karşı bir koz gibi kullanmaları ucuz bir fırsatçılıktır. Hani kredi açmışlardı? Herhalde sözde kredi! Öcalan'ı tanıyanlar bu sözlere gülüp geçer. Bence o tutanaklarda ne dediğinden ziyade Öcalan'ın barıştan yana olan tavrına bakmak lazım. Bakalım önümüzdeki günlerde PKK kaçırdığı kamu görevlilerini serbest bırakacak mı? 21 Mart'tan önce "çatışmazlık" ilanı gelecek mi? Sözlerden mesajlardan ve manipülasyonlardan ziyade icraata bakmak, esası kaçırmamak lazım. Çok şükür süreç, 'tüm sabotajlara rağmen' devam ediyor. Önemli olan budur. Bu sürecin başarıya ulaşması için bütün yükü Başbakan Erdoğan'ın omuzlarına bırakmak doğru değil. Medyadan, STK'lara, devlet organlarından iş dünyasına ve muhalefete kadar kamuoyunu oluşturan tüm aktörler bu sürece katkı vermelidir. Daha güçlü bir Türkiye, daha güvenli ve yaşanabilir bir ülke, daha iyi demokrasi, kardeşlik ve barış iklimi, huzur ve güven isteyen herkes bu sürece, 'sözde değil' gerçek katkı sunmalıdır. Sızdırılan tutanakların haber değeri elbette vardır. Ama durduğunuz yere göre bu haberi kullanıp kullanmamak size kalmıştır. Ergenekon davasında, Balyoz davasında sızdırılan belgeleri kullanmaktan kaçınanların, çözüm sürecine zarar vereceği çok net olan tutanakları manşetten vermeleri ilginçtir. Darbe teşebbüslerine ilişkin belgeleri görmezden gelenler, 'sızdırılan tutanakların neyi ve kimleri hedef aldığı gayet açık olduğu halde' yayınladılar. Sızdıranın niyetini sezip edisyon süzgecinden geçirilebilirdi. Tüm bu çabaların sonunda bu süreç ölümlerin-kan akmasının önüne geçecekse bu duruma zarar verecek her girişimi ve çabayı süzgecinden geçirmek sorumlu gazeteciliğin gereğidir. Haberin şehveti, kalbimizi taşlaştıramaz. O haberin bu sürece vereceği zararı değerlendirmek gerekir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.