Çözüm sürecine kadınların desteği

A -
A +

Dün bir gazetede okudum; "Yunanistan, PKK ve DHKP-C'nin eğitim üssü haline gelen ünlü Lavrion ve Oropo-Dilesi kampını Başbakan Erdoğan'ın isteği ve ısrarlı takibi üzerine kapattı."

Güzel haber değil mi? Güçlü ve kararlı devlet adamı olduğunuzda sözünüzün bir ağırlığı ve bir değeri vardır. Çok şükür Türkiye son yıllarda her alanda sağladığı başarılarla etkinliğini-ağırlığını artırdı. Bölgesel ve küresel ölçekte sözü para eden, sözünün anlamı ve önemi olan bir ülke haline geldik. Emek veren herkesten Allah razı olsun.
Başbakan Erdoğan hafta sonunu Güneydoğu'da geçirdi. Önce Siirt'te, daha sonra Silopi'de birçok tesis açtı. Bir dizi etkinliğe katıldı. Kadınlar Gününü Siirt'te kutlaması anlamlı bir seçimdi. Bizim kültürümüzün ve dinimizin kadınlara nasıl baktığına ilişkin güzel mesajlar verdi. Gerçekten de bizim inancımızda, töremizde kadına şiddete yer yok. Rahmetli Enver Abi eşlerimize iyi davranmamız ve onları el üstünde tutmamız konusunda bizi hep uyarırdı. Kadınları Allah'ın bize emaneti olarak görürdü.
Başbakan Doğu ve Güneydoğu illerinde halktan büyük bir ilgi ve sevgi görüyor. Doğu ve Güneydoğu'nun tek siyasi temsilcisi olarak kendisini gösteren BDP herhalde Başbakana bölgede gösterilen muhabbetin farkındadır. AK Parti hâlâ bölgede birinci parti. Sayın Başbakan bölgede halka barış sürecini anlatıyor. Bu süreçle ilgili halkın, özellikle de annelerin samimi desteğini almaya ve kamuoyunu bu sürece hazırlamaya çalışıyor. Her ne kadar sabote etmeye çalışanlar boş durmuyorsa da bu süreç konusunda milletin desteği her geçen gün giderek artıyor, artmaya devam edecek. Daha önce de yazdığım gibi millet Sayın Başbakan'a güveniyor. Onun bu ülkenin ve bu milletin çıkarına olmayan bir işe müsaade etmeyeceğinden herkes emin. Bu millette bu güven duygusu onlarca testten sonra oluştu. Bu güveni kolay kolay kimse yıkamaz. Dinimizde kan dökmenin haram olduğunu vurgulayan Başbakan, "Ben ve arkadaşlarım bu yolda beyaz kefenimizi giydik" diyecek kadar bu sorunun çözümünde kararlı görünüyor. Herkesin yardımına ihtiyaç var. Bu sorun çözülürse bu ülkede herkes kazanacak. Sadece bu sorundan siyasi ve maddi rant elde edenler kaybedecek.
Bu sürecin başarıya ulaşması için az konuşup çok iş yapmak gerekiyor. Özellikle siyasetçilerin olabildiğince az konuşması gerekiyor. Hükümet kanadında ve iktidar partisinde süreçte doğrudan ilgili olan isimler hariç diğerlerinin konuşmamasında fayda var. BDP'liler de az konuşmalı. Hızlı hareket edilmeli. Çok konuşmak şeffaflık sağlar sanmayın. Süreci sabotajlara açık hale getirirsiniz. Atılacak tüm adımlar sessiz sedasız, şov yapmadan atılmalıdır.
4'üncü Yargı Paketinden muhalefet partileri memnun değil. CHP bu pakette tutuklu vekilleri dışarı çıkaracak düzenleme olmadığı için eleştiriyor. BDP, KCK tutuklularının tamamına yaramadığı için eleştiriyor. MHP ise bu paketin PKK'nın işine yaradığını iddia ederek eleştiriyor. Ulusalcılar da Balyoz ve Ergenekon tutuklularına bir faydası olmadığı için eleştiriyor.
İşin doğusu şu; 4'üncü Yargı Paketi Türkiye'nin, AİHM'de kaybettiği davaları da göz önünde bulundurarak iç hukukumuzu, uluslararası hukuka uygun hale getirmeyi amaçlayan bir paket. Peki Meclis'te ilaveler olabilir mi? Tabii ki mümkün.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.