Erdoğan: Siyaset Risktir

A -
A +

Başbakan Erdoğan'la 2005 yılında anayurdumuz sayılan Moğolistan'a ilk ziyaretimizi gerçekleştirmiştik. O ziyaret sayesinde Karakurum'daki Orhun Abideleri yok olmaktan kurtulmuştu. Ovanın ortasında kendi haline terk edilen bu çok önemli tarihi vesikalar Başbakan'ın talimatıyla kapalı müze içine alınmış. Bekçisi-görevlisi-bakanı edeni var artık. Bu abidelere ulaşmak için yol ve iz de yoktu o zaman. Belli ki gelen giden de yoktu buralara. Başbakan Erdoğan o zaman 46 kilometrelik yolu da yaptırdı. Bu ziyaretimizde çok kötü ve sıkıntılı bir yoldan Tonyukuk Yazıtlarına ulaştık. İçimiz dışımıza çıktı. Kendi kendime "Başbakan'a ekibi eziyet ediyor. Neden buraya getirdiler" diye söylendim. İlk kez Türk kelimesinin kullanıldığı belgeler 2.5-3 metre yüksekliğinde taşlar üzerinde yazılı. TİKA bu yazılı belgeleri kontrol altına almış, demir parmaklıklarla çevirmiş. Steplerin ortasında ama koruma altında, başında bekçisi bile var. Bilge Kağan'ın kayınpederi Tonyukuk'a ait yazıtlarda Türk tarihinden kesitler var. Başbakan, Tonyukuk yazıtlarına giden 20 kilometrelik yolun kış gelmeden yapılması için de ilgililere talimat verdi. Başbakan Erdoğan'ın Moğolistan'a iki ziyareti sayesinde; Türk tarihi için çok önemli olan iki mekan ve bu mekandaki çok kıymetli yazıtlar hem yok olmaktan kurtarıldı hem de koruma altına alındı. Ulaşım altyapısı da hazırlanarak ziyaretlere imkan sağlanmış oldu. Sözle sloganla milliyetçi olunmuyor. İcraat milliyetçiliğinden kastımız tam da bu iki olayla özetleniyor.

"2014 yılında iki 2015 yılında bir seçim var. Önümüzde 3 seçim varken çözüm süreci gibi siyasi riski çok yüksek olan bir işe neden başladınız?" Moğolistan-Türkiye yolunda bu soruyu yönelttim Başbakan'a. Öyle ya karşındaki bir terör örgütü. MİT'in muhatap almak durumunda kaldığı şahıs ne zaman ne yapacağı belli olmayan 30 bin insanın ölümünden sorumlu bir mahkûm. Bunların sözüne güvenilebilir mi? Diğer yandan maalesef muhalefet partilerimizin bu durumu siyaseten istismar edeceği gayet açık iken iktidar partisi neden böyle bir risk alsın? Hem de kamuoyu yoklamalarında oyları yüzde ellinin üzerindeyken neden riskli-sıkıntılı bir işe soyunsun? Başbakan çok net ve kararlı bir ses tonu ile "Siyaset bir risktir, iktisat risktir. Eğer bu riskleri göze alamıyorsanız yapmayın bu işi" tarzında bir cevap verdi.
Aslında anladığımız kadarıyla Başbakan'ın kararlarını, milletin tercihleri belirliyor. Başbakan kamuoyu araştırmaları ile milletin ne istediğini düzenli olarak tespit ettiriyor. Bu tespitlerden sonra ortaya çıkan sonuçlara bakarak milletin ekseriyeti ne istiyorsa o istikamette karar alıp uygulamaya koyuyor. "Ya çözüm süreci herhangi bir sebeple başarısızlığa uğrarsa ne yapacaksınız?" diye sorduğumuz da; "Baktık ki millet 'bu sorunu çözün' diyor.' Akan kanı ve gözyaşını durdurun' diyor. Biz de milletin verdiği görevi yapmak için bu süreci samimiyetle başlattık. Başarısızlığa uğrarsa döner millete deriz ki; iyi niyetle çözmek istedik, uğraştık-didindik. Ama olmadı. Herşey milletin gözünün önünde cereyan ettiği için millet bizi anlar. Aynı durum yeni Anayasa için de geçerli" mealinde cevap verdi.
Başbakan basını, manşetleri yazar-çizerleri baz alarak politika oluşturmuyor. Milletin hissiyatını taleplerini esas alarak politik tercihler yapıyor. Bu talepleri karşılamak adına ihlasla çalışıyor, var gücüyle uğraşıyor. Ama kendisinden ve partisinden kaynaklanmayan sebeplerle süreç başarısızlığa uğrarsa da bu durumu milletin feraseti ile değerlendireceğine inanıyor. Yani kısacası "Ben Allah'ın adaleti ve milletin isteklerine uygun hareket edeyim gerisi önemli değil" diye düşünüyor herhalde. Ölçü buysa başarı kaçınılmazdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.