T.C. Devleti'nin son 30 yıllık en önemli sorunu bölücü terördür. Bölücü terör Kürt sorununu kullanarak bugüne kadar varlığını sürdürdü. 2002 yılında iktidara gelen AK Parti o günden bugüne birçok sorunlu alanda demokratikleşme adımları attı, devrim niteliğinde reformlar yaptı. Muhafazakârlardan azınlıklara, Alevilerden Kürtlere, kadınlardan engellilere kadar dezavantajlı grupların sorunlarının çözümü konusunda çok önemli yol katedildi. Bu arada PKK'nın istismar ettiği Kürt sorununun çözümü konusunda da hayli mesafe alındı. Yeni anayasa yapıldığında kalan sorunlar da çözülmüş olacak. Kürt sorununun silah olmadan, kan dökülmeden çözüleceğini bölge halkı gördü. Hem bölge halkı, hem de PKK'nın içinde birazcık kafası çalışan herkes silahın döneminin bittiğini fark etti. Nihayet silahla, kan akıtarak problem çözme döneminin bittiğini fark eden devlet aklı dahil herkes çözüm sürecine yöneldi.
Savaş yapmak kolay bir iştir. Ama barış yapmak ve bu barışı kalıcı hale getirmek zor, meşakkatli ve sabır isteyen bir iştir. Çözüm süreci başlayalı Doğu ve Güney Doğu Bölgemizde çok şükür silahlar sustu, bir tek ölüm olmadı. Huzur ve güven ortamı bölgeye hâkim oldu. Ama kışkırtmalar gırla sürüyor. Şu dönemde genç olmak ve sabırlı olup, olup biteni izleyecek olgunluğu göstermek zor iş.
Bu ülkenin sınırlarını geçip karakolları, kışlaları, köyleri-mezraları basıp asker-polis-sivil, çoluk-çocuk-kadın on binlerce insanın katledilmesinden birinci dereceden sorumlu olan katil Karayılan sanki bir özgürlük savaşının lideriymiş gibi geçmiş kameraların karşısına T.C. Devletine ve bu millete ayar vermeye, şartlar ileri sürmeye kalkıyor. Bunu kim adına hangi hak ve yetki ile yapıyor dersiniz? Şehit ettikleri 30-40 bin kişinin yarıdan fazlası Kürt kökenli. Yıllardır bölgede Kürt vatandaşlarımızın burnundan getirdiler. Huzuru, insanca yaşamayı, iş-güç yapmayı, bu ülkenin nimetlerinden yararlanmayı onlara çok gördüler. PKK'dan zarar görmeyen Kürt vatandaşı yok gibidir. Kürtlere son 30 yılı zehir eden bir terör örgütü nasıl Kürtler adına ahkâm kesebilir? Diyorlar ki "Çözüm sürecine destek Doğu ve Güneydoğu'da yüzde 90 oranında." Olur tabii, çünkü terörden en çok zararı Kürtler görüyor. Bu nedenle PKK'nın defolup gitmesini, terörün bitmesini de en çok o bölgede yaşayan insanlar istiyor.
Herkes sabırlı olmalı. Bırakın Karayılan da konuşsun, Cemil Bayık da konuşsun. Herkes saçmalama özgürlüğünü sonuna kadar kullansın! Yeter ki silahlar sussun. İnsanlar şiddet hariç ne istiyorlarsa konuşsunlar. Bu konuşmalardan tahrik olup dolduruşa gelmeyin. Sabredin, barışa sabırla, metanetle ulaşılır. Karayılan'ın PKK sayesinde Kürtler ile kimlik ve kişilik kazandığı, inkâr ve ret politikalarının PKK sayesinde değiştiği imaları yanlıştır. PKK kan dökerek bunu sağlamayı becerseydi en çok kan döktüğü 90'lı yıllarda yapabilirdi. Ret ve inkâr politikalarının yanlışlığına inanan, ırkçılığı reddeden bir Başbakanın ve siyasi partinin Türkiye'yi son 10 yıldır yönetiyor olması bu sonuçları verdi. Karayılan, PKK'nın yaz sonuna kadar Türkiye'yi terk etmesiyle sürecin birinci aşamasının tamamlanacağını söylüyor. İkinci aşamayı yeni demokratik bir anayasanın yapılacağı aşama olarak belirtiyor. Karayılan burada saçmalıyor. Karayılan istese de istemese de iktidar partisi yeni anayasa için millete taahhüt vermiş durumda. Çözüm süreci olmasaydı da bu parlamento demokratik bir anayasa için tüm imkânlarını kullanacaktı. Üçüncü aşamada, kendisi gibi elebaşları ile Öcalan'ın affedileceği normalleşme aşamasının olacağını ve silahların tümden devre dışı kalacağını söylüyor. Söylesin dursun, biz söylenene değil olup bitene bakalım...
