Alevilerin evlerine işaret...

A -
A +
Birileri Türkiye'yi, eskisi gibi kolayca karıştırılabilir ülke olarak göstermek istiyor hâlâ... Soğuk savaş döneminde, çok kolay uygulanan sağ-sol kavgasıyla, toplum önemli ölçüde ayrıştırılabilmişti. Başta öğretmenler ve polisler olmak üzere, birçok meslek grubunda, tehlikeli bir kamplaşma-cepheleşme ortamı oluşturulabilmişti. Sahi, 11 Eylül 1980'de, yani ihtilalden bir gün önce, Ankara Esenboğa'dan uçağa bindirilip Moskova'ya gönderilen TÖB-DER Başkanı vatandaş, el an nerededir, ne iş yapar? Dönemin en devrimci sendikasının genel sekreteri, güya fellik fellik aranırken; dört-beş yıl sonra İstanbul'un göbeğinde lüks bir otel odasında yakalandığında, bazıları olup bitenlere anlam vermekte zorlanıyordu...
Neyse, geçmişe takılıp kalmayalım. Ama eski usullerle yeni dönemde de çıkarılmak istenen fitnelere karşı uyanık olalım. Sağ-sol kavgası daha bitmeden, Türk-Kürt çatışmasını tezgâhlamak için, bölücü örgüt PKK başımıza sarılı verdi. Şimdi bu belanın def'i için epeyce mesafe alınmışken, hemen başka bir fitne kazanı kaynatılmak isteniyor! Bir Sünni-Alevi kapışmasını kotarabilmek için, her türlü pis oyuna başvurmaktan çekinmiyorlar. Yakın zamana kadar kolayca provoke edilebilen Alevi yurttaşlar, nihayet tuzağı fark edince, Gazi Mahallesi olayları gibi faciaları tekrarlayamadılar. Ama asla vazgeçmiş değiller. Ne yapıp edip, Alevileri tekrar kirli oyunun içine çekmeye çalışıyorlar. Daha önce Adıyaman'da bazı Alevi vatandaşların evlerine işaret koydular. Ancak tezgâh tutmadı ve olay çok çabuk çözüldü. O işaretleri koyan, birilerinin dolmuşuna binen bir Alevi vatandaştı, kamuflaj için kendi evini de işaretlemişti...
Şimdi de İstanbul Maltepe'de, benzer bir teşebbüste bulunmuşlar. Hiç şaşırtıcı değil. Lakin Pir Sultan Abdal Derneği mensuplarının, olayı gerektiği gibi kavrayamaması üzücü... Bu tür oyunların hemen boşa çıkarılması lazım. Onlara prim yaptıracak söz ve davranışlar, barış ortamı hesabına kayıptır. Olay her yönüyle aşikâr olduğuna göre, başka yöne saptırılmasına hiç fırsat verilmemeli. Yani Türkiye'nin, öyle her istendiğinde karıştırılabilecek bir ülke olmadığını göstermek gerekiyor. Bir müddet önce, İstanbul Samatya'da yaşlı Ermeni kadınlara karşı girişilen saldırılar, bir kısım medyanın da her zamanki hoyratlığı ile, birdenbire farklı bir zemine kaymıştı. Neyse ki, fazla uzamadan o işin de mahiyeti anlaşıldı. Saldırıyı yapan kişi de Ermeni bir vatandaştı. Henüz kesin neticesi açıklanmış değil, fakat büyük ihtimalle olayın siyasi yönü bulunmuyor. Şayet fail yakalanmasaydı, toplum daha fazla tedirgin olacak ve muhtemelen olayın yankıları sınırların ötesine de taşacaktı.
Bu arada son olarak İstanbul Kumkapı'daki Surp Hovannes Ermeni Kilisesi önünde ateş açılması, kilise duvarına "Ayasofya ibadete açılmalı..." sloganının yazılması da, derhal deşifre edildi. Verilen bilgilere göre, ateş açılmasının herhangi bir siyasi ve ideolojik tarafı bulunmuyor. Bu iyi haber! Ama görüldüğü üzere daima uyanık bulunmak şart... Yoksa birileri hemen bulanık suda balık avlamaya hazır! Alevi vatandaşlar da, Ermeni vatandaşlar da, kendileri üzerinden oyun oynanmasına, asla ve kat'a müsaade etmemeli.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.