Netanyahu’nun tutuklanması balon mu?

A -
A +

Son günlerde Amerikan ve İsrail medyasında dolaşıma sokulan bir haber var. Uluslararası Ceza Mahkemesinin, kendisini tutuklama ihtimaline karşı, Netanyahu’nun alışılmadık biçimde gergin olduğu yazılıyor.

 

 

 

İsrail’in yedi aydan beri Gazze’de sürdürdüğü katliam, vahşet ve soykırım dünyayı baştan ayağa infiale sürüklemiş durumda… Son iki haftadan beri bütün baskı ve tehditlere, şiddet uygulamaları ve kanunsuz tutuklamalara rağmen; yüzden fazla Amerikan üniversitesinde, on binlerce öğrenci nümayiş yapmaya devam ediyor. Bu nümayişlere destek veren ABD’li akademisyenlerin maruz kaldığı aşağılık muamele, sürekli haberlerle bütün dünya televizyonlarında gösteriliyor. Sırf vicdanının sesini dinleyerek, öğrencilere destek vermek maksadıyla gösteri yerine geldiği için, işini kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu ağlayarak anlatan bir bayan profesörün; yüz yüze geldiği durum, tek başına Amerika’daki ortamın ne derece zıvanadan çıktığını fazlasıyla anlatıyor. Üniversite kampüslerinde çatılara yerleştirilen keskin nişancılar, bu ülkede hüküm süren Siyonist baskı ve egemenliğinin en keskin nişanesidir. Amerikan Yönetimi bu yüzkarası durumla, orta ve uzun vadede ne ölçüde baş edecek belli değil. Ancak şimdilik günü kurtaramaya ve 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerine kilitlenmiş durumda. Başkan Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Blinken, Tel Aviv’e ha bire seyahat ederek veya her gün telefonla temas kurarak; terörist İsrail devletinin soykırımcı politikalarına, kayıtsız şartsız destek vermekle meşgul. Fakat Amerikan kamuoyundaki isyan ve infial, özellikle gençlik kesimindeki kararlı ve şiddetli reaksiyon, Washington’un rahatını fena hâlde kaçırmış durumda. Bu yüzden bir taraftan da Netanyahu hükûmetinin yüzkarası politika ve uygulamalarını dizginlemeye çalışıyor.

 

Doğrusu Biden ve ekibinin bunu pek başarabildiği de yok… ABD’li Bağımsız Senatör (Kendisi de Yahudi’dir), Bernie Sanders, İsrail’in Gazze’de etnik temizlik yaptığını döne döne dünyaya haykırıyor. Ve ABD Yönetiminin İsrail’e yaptığı askerî ve ekonomik yardımları sert biçimde eleştiriyor. Sanders, Netanyahu’nun ABD’deki barışçı ve demokratik nümayişleri antisemitizm olarak nitelendirmesini de kesin şekilde reddederek, bunun temel bir hak olduğunu seslendiriyor. Buna karşılık Biden Yönetimi yalvar yakar İsrail Siyonist hükûmetinin, Gazze’nin Güneyindeki refah şehrine yapmak istediği kara operasyonunu yumuşatmaya çalışıyor! Aylardır Tel Aviv’deki terörist hükûmetten, Gazze’deki sivilleri korumaya yönelik bir plan beklediğini, mahcup şekilde tekrarlayıp duruyor! Daha dün 26,5 milyar dolarlık yardım paketini İsrail’e sunan Washington, ne yapsa İsrail’e yaranamıyor… Son günlerde ABD ve İsrail medyasında dolaşıma sokulan bir haber var. Buna göre İsrail Yöneticilerini Gazze’de soykırım yapma suçuyla yargılayan, Uluslararası Ceza Mahkemesinin insan kasabı Netanyahu’yu tutuklama ihtimali öne çıkıyor. Bu haberin gerçekten ayağı yere basıyor mu, yoksa erken uyarı vererek karşı tedbir alınması için bir işaret fişeği mi, belli değil. Ancak kasap Netanyahu’nun alışılmışın dışında gergin ve tedirgin olduğu belirtiliyor. Şayet dünyada azıcık insanlık kalmışsa, bu barbarın ve şürekâsının mutlaka hesap vermesi ve hak ettiği cezaya çarptırılması şart. Bakalım o günü görebilecek miyiz?

 

Netanyahu ve cani hükûmetinin savaş konusunda yetkili diğer görevliler hakkında, muhtemel bir tutuklama kararına karşı şimdiden özellikle yurt dışındaki temsilciliklere talimat verildiği ve herhangi bir durumda eyleme geçmeye hazır olmalarının istendiği kulislerde dolaşan bilgiler arasında. Bir taraftan da, Netanyahu bizzat telefon diplomasisi ile Batılı devlet yöneticilerinden yardım ve destek istiyor. Elbette Siyonist çevrelerin ve destekçilerinin zaten seferber olduklarını tahmin etmek zor değil. Şüphesiz bu caniler güruhunun, bütün dünyaya ibret olacak şekilde; muhakkak adil bir yargılanma ile hak ettikleri cezayı alması, vicdanların rahatlatılması ve Filistin Halkına bu barbarlığı çektirenlerin layık olduğu sonla yüzleşmesi insanlık adına kaçınılmazdır. Bakalım bu beklenti gerçekleşecek mi? Şayet gerçekleşirse, dünyanın geleceği bakımından, adalet ve insan hakları kavramının gerçekçi bir mana ifade ettiğine hükmedebiliriz. Aksi hâlde insanlık ve medeniyet namına büyük hayal kırıklığı yaşanır… Bu sebeple temenni edelim ki, terörist İsrail devletinin yaptıkları yanına kâr kalmasın. Amerika üniversitelerinde başlayan ve Avrupa’ya; Almanya, İngiltere ve Fransa’ya ve diğer ülkelere de yayılan; insanlık haysiyeti yönünden çok ama çok önemli bir mana taşıyan nümayişlerin, mutlaka müspet netice vereceğine inanıyoruz. Evet, inşallah İsrail barbarlığı karşılıksız kalmaz, Gazze ve Filistin topraklarının tamamında, kıyıma maruz kalan masum insanların kanı yerde kalmaz. Henüz birkaç günlük bebekken kuvözlerde, bombalanan hastanelerin enkazı altında kalarak son nefesini veren yahut açlıktan ve ilaçsızlıktan hayatının baharında yürek paralayıcı bir akıbete maruz kalan sabi-sübyanın hakkı, bu canilerden sorulur. Dünya terörist İsrail’i yöneten canavarların yaptığı vahşetin cezasız kalmamasını istiyor. Umulur ki, emperyalist güçlerin aksi yöndeki gayretleri hak ve adaletin tecelli etmesine mâni olmaz. Zalimler, katiller cezasını bulmalıdır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yörük Hoca30 Nisan 2024 17:40

Osmanlı gitti, dünya küffâra kaldı...

Yalınız Efe30 Nisan 2024 17:37

Kapital sâhiblerinin çoğu yehûdî olduğu için, kapitalist devletlerde İslâm düşmanlığı hükm sürmekde, siyonizm ve misyoner teşekkülleri, İslâmiyyeti yıkmak için milyarlar sarf etmekdedir. (Se'âdet i Ebediyye)