Eskiden kendi kendine konuşanlara deli derlerdi. Şimdi özellikle gençlik bluetooth (bulutut) kulaklıkla konuşuyor gıptayla bakılıyor...
Eskiden fakirlerin pantolon eteği yırtık ve yamalı olurdu. Şimdi zenginler yırtık yamalı yırtık blucin vb. giyiyor... Eskiden zenginler yağlı etli yemek yerlerdi, şimdi yağsız yavan ve bol ot yiyor... Eskiden zenginler cadde üzeri apartman katlarında otururlardı, fakirler müstakil ve tenha yerlerde otururdu. Şimdi zenginler müstakil ve tenha yerlerdeki evlerde oturur oldular fakirler kibrit kutusu gibi apartmanlara sıkışıp kaldı...
Eskiden bol geniş ve uzun elbise giymek zenginliğin göstergesiydi. Bir kadın entarisi 4-5 metre kumaştan yapılırdı. Kısa dar elbise giymek fakirlik alametiydi, şimdilerde zenginler moda diye giyiyor... Eskiden büyükler küçüklere bağırırdı, şimdi küçükler büyüklere bağırıyor. Kıyamet alametlerinden birinin de çocukların büyüklerine fütursuzca konuşacak olmasıymış...
Eskiden turfanda bir meyveyi evine saklı götürürdüler görüp de canı çeken olmasın diye. Şimdileri mükellef sofralar tatiller vb.de ilk iş sosyal medyada paylaşmak oluyor...
Eskiden herkesin bahçesinde koyun keçi olurdu. Genellikle genç kadınların kucağında bebekleri olurdu. Şimdi insanların çoğunun evinde hatta kucağında kedi köpek taşınır oldu... Eskiden kasaba ve şehirlerde her köşebaşında koyun keçi inek yemi satılırdı. Şimdilerde her köşe başında kedi köpek mamaları satılıyor...
Bu değişim dönüşüm olan hayatta siz de örnekler bulabilirsiniz. Ama benim en garibime giden ise eskiden insanlara dedemizin ninemizin söylediği ibretlik sözleri anlatırdık insanlar da bilmedikleri konuda ibret alırdı.
Şimdi kimseye o bilgileri anlatamadığımız gibi bize anlatılırsa doğru imiş gibi dinlemek lazım oldu.
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)
Din büyüklerimiz buyurdular ki: "Allah nefse düşmandır. Allah nefsi kendisine düşman olarak yaratmıştır. Nefs de namaza düşmandır. İnsanın namaz kılması, nefsini feryat ettirirmiş. Nefs, namaz kılarken insanı şaşırtmaya çalışır... Bir gün cemaatle namaz kılarken imam şaşırmış. Cemaate dönmüş, üç mü dört mü kıldık, demiş. Cemaatten bir kısmı dört, bir kısmı da üç demiş. Orada bulunan bir tüccara sormuşlar. O da üç demiş. Neye dayanarak bunu söylüyorsun deyince, hesap bitmedi. Ben dördüncü rekâtta para kasasının kapağını kapatırdım. Şimdi ise kapak açık kaldı, demiş!”