Mısır: Belirsizliğe adım adım

A -
A +
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Ali Karasar "Türkiye'de Arap sokağını kutsayanlar Türk sokağını, Türk sokağını kutsayanlar da Arap sokağını sevmedi" demişti. Karasar, Türkiye'de artan kutuplaşmayı bir cümlede özetlemişti. Halbuki yönümüz sadece demokrasi olduğunda kutuplaşma ihtimalimiz ortadan kalkar. Çünkü demokrasi insanın özgürleşme çabalarını ayırt etmeden kucaklamayı öğretir. Nitekim Gezi Parkı rüzgârları ile sarsılmayan Türk demokrasisi köklü bir çınar olduğunu gösterdi. Türkiye'nin iki farklı yüzü ilk defa Mısır'da aynı reaksiyonu göstererek Türk demokrasisinin olgunluk yaşında olduğunu tekrarladı. Türkiye'de benzer bir darbe görme arzusunda olan Jakoben ulusalcılar (İşçi Partisi, CHP'nin ulusalcı kanadı, Aydınlık ve Yurt gazeteleri, Atatürkçü Düşünce Derneği...) dışında toplumun hemen hemen tamamı Mısır'daki askerî darbeyi kınadı.
Mısır'daki olup bitene baktığımızda asker vesayetindeki eski Türkiye'yi görüyoruz. Darbe sırasında kullanılan dil bile Türkiye'deki askerî darbeleri hatırlatıyor. Zaman tünelinde seyahat gibi. ABD İkinci Dünya Savaşı sonrasında nüfusu büyük olan Müslüman ülkelerde askerî darbelerle (Pakistan, Mısır, Türkiye) benzer bir ordu modeli kurdu. Ordu, lojmanları, okulları, servisleri, marketleri, orduevleri, tatil kampları ile halktan kopartılmıştı. Halka göre daha seküler yapıda, dışarıda savaşmaya değil içeride mevcut düzeni korumaya yönelik büyük ordular kurulmuştu.Aynı zamanda ordu ekonominin bir parçası haline getirilmişti. Ordu ve orduya bağlı işletmelerin harcamaları Sayıştay denetlemesi dışında tutulmuştu. Emekli olan generaller bile holdinglerin ve KİT'lerin yönetim kurullarına otomatik olarak alınıyordu.
Mısır, 'Arap Baharı'nı gerçekleştirerek İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Soğuk Savaş yönetim modelini terk etmeye başlamıştı. Ancak Mısır ordusu, polis, sivil bürokrasi ve oligark büyük sermaye eski düzenin bir parçası olmaya devam etti. Elektrik kesintileri ve petrol sıkıntısı ile günlük hayatta suni ekonomik kaos oluşturuldu. 'Baltacılar' adı verilen hapishane kaçkınları ile din ve mezhep çatışmaları meydana getirilerek suni güvenlik kaosu oluşturuldu. Oluşturulan ekonomik ve güvenlik kaosu sonrası gerçekleşen askerî darbe ile ordu eski rejimin sağladığı ayrıcalıkları terk etmeye hiç niyetinin olmadığını ortaya koydu.
Peki, Mısır halkı demokrasiden umudunu keserse bundan sonra siyasi taleplerini nasıl dile getirecek? Mısır'da sol veya liberalizm alternatif olma özelliği taşımıyor. Sol, liberalizm ve Baas'ın kitleleri kavrayamadığı bir siyasi ortamda "İslamcı" bir çizgiden siyasi taleplerin dile getirilmesi kadar doğal bir durum yok. Ayrıca İslam'ın anti-emperyalist özü ve halkı kavrama gücü diğer siyasi akımlardan çok daha güçlü. Hürriyet ve Adalet Partisi'nin (Müslüman Kardeşler) durumun normalleşmesi sonrası yeniden siyasete devam etmek istemeleri muhtemel bir gelişme olacaktır. Darbe süreci ordunun bölünmesini getirebilir. Globalizmin ürünü olan Selefiler (Nur Partisi) Cezayir'de FIS yolunu izleyip iç savaşa yönelebilir. Suriye'de savaşan Mısırlı "cihatçılar" ülkelerine dönüp yeni bir savaşın kapısını açabilir. Rusya ile İran faktörünü de önemsememiz gerekiyor. Rusya, İsrail'in Orta Doğu'daki politikalarının ana savunucusu durumuna gelmiştir. İran ise bundan sonra Mısır'ın iç politikasında daha fazla yer alacaktır. İran'ın desteği ile fakirlik içindeki Mısır halkı bakla kokan Kahire sokaklarında radikal anti-emperyalist İslami bir hareket oluşturabilir. Bu ihtimaller Mısır'ı, sonu belirsiz bir kargaşanın içine çekebilir.
Mısır ve Arap dünyasında Arap Baharı başlamıştır. Arap ülkeleri arasında en kalabalık ve en eğitimli nüfusa sahip Mısır'da Arap Baharı'nın henüz başındayız. Fransız Devrimi iki nesil yaklaşık yüz yıl süren çalkantılar sonrasında oturabilmişti. Onun için Mısır'a güvenip diyalog ve uzlaşma için sabırlı olmalıyız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.