Suriye'ye bir dizi müdahaleye doğru

A -
A +

Suriye'ye müdahale kesin gibi. Kimyasal silahın hangi taraf tarafından kullanıldığının önemi kayboluyor. Artık Suriye'ye müdahalenin olup olmayacağı tartışılmıyor. Ne zaman ve nasıl, siyasi hedefinin ve amacının ne olacağı konuşuluyor. Müdahalenin yaklaşık birkaç günle (beklenen süre üç gün) sınırlı olacağı ve rejim değişikliğini amaçlamadığı anlaşılıyor. Hava saldırısı bekleniyor. Gemiden atılacak olan füzelerin kullanımı kesin. Büyük ihtimalle savaş uçakları da kullanılacak. Müdahalede kimyasal silah tesislerinin, hava savunma sistemlerinin ve bazı askeri hedeflerin vurulması bekleniyor.

Söz konusu müdahalenin birkaç hedefi bulunuyor.
Birincisi, Suriye'de kimyasal silahların bir daha kullanılmaması üzerine güçlü bir mesaj vermek. İkincisi, Suriye'de savaş alanında Beşar rejimi lehine değişen askeri üstünlüğü muhalefet yönünde dengelemek. Üçüncüsü, tarafları (özellikle Beşar rejimini) siyasi çözüme zorlamak. Çünkü Beşar rejimi son dönemde sahada askeri başarılar elde ettiği için siyasi çözüme yanaşmamaya başlamıştı ve "sahada kazanıyorsam teröristlerle masaya oturmam" demeye başladı. Müdahale muhtemelen ikinci Cenevre Konferansı'nın da kapılarını aralayabilecektir. Beşar rejimini muhalafet ile eşit koşullarda Cenevre'ye getirmeye ikna etmeye çalışacaktır. Dördüncüsü ve asıl önemlisi Beşar'ın güçlü askeri alt yapısının omurgasını zaman içinde kırmak amaçlanacaktır. Suriye'nin güçlü silah sistemleri Beşar'ın elinde kalsa da veya muhalefetin eline geçse de gelecekte özellikle İsrail için tehdit unsuru olacaktır. Bu nedenle Suriye'nin güçlü silah sistemleri ortadan kaldırılırsa taraflar (Beşar ve muhalifler) hemen hemen eşit koşullarda uzun yıllar boyunca basit silahlarla savaşmak zorunda kalacaklardır. Eğer ana hedef buysa söz konusu müdahalenin Suriye'deki iç savaşı sonlandırmak yerine uzatabileceği anlamına geldiğini görmeliyiz. Ortada güçlü bir ordu ve güçlü silah sistemleri kalmadıkça ister Beşar kazanmış, ister muhalifler kazanmış kimsenin umrunda olmayacaktır.
Suriye ve müttefiklerinin doğrudan ABD başta olmak üzere Batı'ya misilleme şansı bulunmuyor. Bundan dolayı söz konusu müdahale bölgede üç devleti hedef haline getirecektir. Şam ve Tahran Ortadoğu'da Batı'nın müttefikleri olan İsrail, Ürdün ve Türkiye'yi çeşitli şekillerde cezalandırabilir.
Dolayısıyla muhtemel bir Suriye'ye müdahale sonrası Türkiye büyük risk altında olacaktır. Suriye ve İran'ın genel mücadele sistematiği doğrudan saldırı şeklinde değildir. Bu konuda birkaç ihtimal bulunuyor. Birincisi, Reyhanlı benzeri çok sayıda sivil kaybına yol açacak, toplumsal infial oluşturacak kimin yaptığının ortaya çıkmayacağı, aracılar vasıtasıyla yapılacak olan terör saldırılarının gerçekleştirilmesi. İkincisi, Türkiye'nin yakın çevresinde Ankara'nın siyasi, diplomatik, ekonomik ve toplumsal varlığına yönelik faili belli olmayan terör saldırılarının, bombalamaların ve Türk vatandaşlarına yönelik operasyonların yapılması. Üçüncüsü, Kürtlere yönelik açılım sürecinin PKK veya oluşturulabilecek yeni bir hareket yoluyla sabote edilmesi. Dördüncü, Ortadoğu'nun yeni çatışma dinamiği haline getirilen ve ortalığı yangın yerine çeviren mezhepsel çatışmaların Türkiye'ye taşınmasına çalışılması. Beşincisi, yaklaşık 920 km olan ve Hatay-Yayladağı kesimi dışında genel olarak düz ovalık araziden oluşan Türkiye-Suriye sınırının terör saldırılarına, terörist ve silah girişine çok açık konumda olması. Özellikle Suriye içsavaşından sonra söz konusu sınırın zamanla buharlaşması, Türkiye'ye kaçak giriş yapanların kontrol altına alınamaması muhtemel saldırı ihtimalini arttırmaktadır. Bu nedenle Ankara'nın sınır güvenliğini arttıracak önlemleri acilen almasında yarar görünmektedir.
Rusya Federasyonu'nun sert açıklamalar dışında Suriye'ye müdahaleye karşı çıkması beklenmiyor. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Lavrov zaten bu yönde açıklamalarda bulunarak Batı'nın Suriye'ye müdahalesini örtülü olarak desteklediğini ve kapıyı araladığını açıklamıştır. Moskova, müdahalenin amacının Beşar rejimini yıkmaya yönelik olmadığını görüyor ve bu müdahaleyi en az zararla atlatmanın beklentisine girmiş bulunuyor. ABD gibi Rusya da Suriye'de siyasi çözüm yanlısıdır. Moskova, müdahalenin siyasi çözüm kapılarını zorlayacağını görüyor. Bu nedenle ABD ile Rusya Federasyonu'nun dip çıkarları Suriye'de örtüşmektedir.
Suriye'ye müdahale gerçekleşirse bu müdahalenin devamı gelecektir. Bir dizi müdahalenin sadece ilki olacaktır. ABD, bu ilk müdahale ile nihai bir sonucu hedeflemiyor. Benzer bir durumu 1991 Körfez Savaşı sonrası 2003 Irak işgaline kadar bir dizi ABD merkezli askeri operasyonlarına maruz kalan Saddam dönemi Irak'ı ile yaşamıştık. Bu sürecin benzeri Beşar Suriyesi'ne uygulanmaya başlanacak gibi görünüyor.
Görüşlerinden yararlandığım ve Suriye'yi en iyi bilen akademisyenlerden biri olduğuna inandığım ORSAM Ortadoğu-Suriye uzmanı Oytun Orhan'a teşekkür ederim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.