Vakit tamam artık!

A -
A +

Bir boş vermişlik hastalığımız var bizim...

Bir şeyi, halletmek yerine, oluruna bırakmak kaytarıcılığı ile adeta "Ağustos Böceği" misali, sadece o günü kurtardığımızda, kendimizi zafer kazanmış bir komutan gibi görürüz...
Yarın mı?
Boş ver...
"Ne olacaksa olur" anlayışı beynimizin en uç köşesinde kendine yer bulmuş ya; bize ne yarından...
Zaten hep böyle düşünceler içinde, gelecek için yatırım yapamamanın üzüntüsü, çok sonradan kafamıza "dank" eder ya...
İş işten geçmiştir o zaman...
Geriye dönük baktığımız yaşantımızdaki kesitlerden, hatırlayabildiklerimiz de, pişmanlık duyduğumuz hiçbir hareketin faydası olmadığını yüzümüze şiddetli bir tokat gibi vurur...
Tıpkı, azgın denizin, kayalıkları bile yıpratan gücü gibi, bizden çok şeyleri, çok güzellikleri ve çok mutlulukları almıştır zaman...
Geçmiş ola...

BATAKLIKLAR KURUTULMADI
3 Temmuz süreci dediğimiz o malum "Şike" söylentilerinin dalgaları "Nasılsa bir gün hızını kaybeder" diye, hayatın akışına bıraktığımız bir yanlışlığımızdır bizim...
Halbuki o zamanlar "milat" sözcüğünü, Türk futbolunun temizliği açısından destekleyenlerin çokluğu, dün gibi gözümüzün önünde...
Ama her geçen gün, futbolumuzda bir şeyler kazanacağına, çok şeyler kaybettiğinin farkına varamadık bir türlü...
Bizler varamadık...
Yönetenler varamadı...
Suçlu gibi gösterilenler varamadı...
Söz düellolarının, sporda şiddeti her geçen gün arttırmasına seyirci kaldık...
Kanunları bile değiştirdik bir gecede...
Ve arta kalan o kanunlarda bile, elastiki kelimelerden kendimize hep "Bir şey olmaz" yontmasını yaptık...
Görünen de öyleydi sanki...
Türkiye'de sivrisineklerle mücadeleyi, bataklık kurutma yerine, sinekle savaşan bir anlayışın sahipleri olduğumuz için, vurdumduymazlığımızı her platformda dile getirdik:
"Bize bir şey olmaz!"

NE KADAR DA İNANDIRMIŞTIK!
Şimdi gelinen önemli noktaya bir bakınız...
"UEFA'yı uyuttuk" dediğimiz ve üstünü örtmenin garantisi ile normal yaşama döndüğümüzü zannettiğimiz bir anda, o uyuyan UEFA Disiplin Kurulu defterimizi yeniden açtı...
Türk futbolunu Avrupa'dan kısmen silmek için düğmeye bastı...
Bazı yöneticilerimizin, ömür boyu spordan uzaklaşması için rapor hazırladı...
Daha düne kadar "Avrupa bayramı" eden takımlarımıza "Durun hele, şu işi bir bitirelim" diye bizim açımızdan olumsuz ve moral bozucu kararlar almanın eşiğinde...
Galiba kurtuluşumuz da pek gözükmüyor...
Her ne kadar "Bize bir şey olmaz" anlayışı, yine başımızda dolaşsa da, bu defa o kara bulutlar, şimşekli, yıldırımlı ve sağanak yağışlı olarak tepeden boşalmaya çalışıyor...
Oysa ne kadar da güzel geçiyordu günlerimiz...
Bir iki "Aşık atışmasını" hatırlatır tarzda,  yöneticilerin uzaktan salvoları dışında, 3 Temmuz'dan eser kalmadığına ne kadar da inandırmıştık kendimizi...

OLTAYA TAKILMA ZAMANI
Bugün gelinen nokta artık "Büyük İskender'in" bile çözemeyeceği "Kördüğüm" gibidir...
UEFA tokadının hangimizin ensesinde patlayacağını kestirmek zor değil artık...
İstediğimiz kadar "Sahaya yansıyan bir durum yok" diye avutalım kendimizi...
O yansıtmayı kamufle edenlere "Kahramansın" yerine "Şu işler selamete kavuşuncaya kadar kenarda dur" diyememenin bedeli, yakında fatura edilecek göreceksiniz...
"Körü körüne aşk" yerini mutsuzluğa bırakmak üzere...
Eğer bu defa da bu işlerden yırtarsak, kimin emeği (!) geçmişse onun anıtını yurdun çeşitli yerlerine dikmek zorundayız!
UEFA'yı atlatan; 6222'yi tanımayan "Adaletin kestiği parmak acımaz" diye kendini avutanlar için yapacağımız en güzel şey, o dikeceğimiz anıtlardır!
Bununla da kalmayalım üstelik...
Her sabah, o anıtların önünden geçerken selam durup, hâlâ "Ben ne yaptımsa Türk futbolu için yaptım" diyenlere saygılarımızı sunalım (!) tek tek...
Hak ediyorlar bunu!
"Ne kadar da endişe etmişiz" diye gülüp geçelim halimize...
Şaka bir tarafa; artık ağlanacak halimize gülünecek zaman değil...
Bu zamana kadar uyuttuk herkesi...
Oysa "Balığı oltaya götürenin pisboğazlığı" olduğunu bir türlü kabullenemedik... 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.