Sanayi Bakanlığı da innovasyon dedi

A -
A +

ADI BİLE HEYECAN UYANDIRDI Sanayi Bakanlığı ülkemizin kalkınma stratejisini sonunda açıkladı. Bu stratejiyi beğenip beğenmediğim konusuna değinmeden önce hemen belirtmeliyim ki uzun yıllardır ilk kez tanımlanmış bir kalkınma stratejisi ile karşılaşıyoruz. Bu bile tek başına takdir edilmesi gereken bir şey. Çünkü strateji olmadan ekonomik kalkınma da olmaz, şirket yönetimi de... Stratejisiz kalkınma, Alice Harikalar Diyarında isimli masaldaki Alice-tavşan ilişkisine benzer. Hatırlayın masalda Alice küçülüp, hiç tanımadığı bambaşka bir dünyaya giriyor. Bir süre şaşkın şaşkın gezindikten sonra bir yol kavşağına geliyor ve ne yapacağını bilemez halde bir o yola bir bu yola bakıp duruyor. O sırada karşısında tavşan beliriyor. Alice tavşana soruyor; "Hangi yoldan gitmeliyim?" diye. Tavşan soruyla yanıtlıyor: "Nereye gitmek istiyorsun?" Alice cevap veriyor: "Vallahi ben buranın yabancısıyım, o nedenle nereye gideceğimi bilmiyorum." Tavşan hemen şu muhteşem cevabını yapıştırıyor: "O halde herhangi bir yolu seçebilirsin, çünkü gideceğin yeri bilmiyorsan her yol seni oraya götürür." Türkiye'nin yeni sanayi stratejisinde hedef; "Avrasya'nın yüksek teknolojiye dayalı üretim merkezi olmak" olarak tanımlanıyor. Yani gitmek istediğimiz yer belli. Bu hedef açıkça farklı bir seçimi ifade ediyor: Ülke olarak artık emek-yoğun bir üretim yapısından, yüksek teknoloji-yoğun bir sanayi ve üretim yapısına geçmek istiyoruz. Bu bence çok önemli ve çok olumlu bir tespit. Çünkü ülkemizin emek-yoğun sektörlerde artık mukayeseli üstünlüğü giderek yok oluyor. Bu strateji, benim 2007 sonunda yayınladığım ve ülkemiz için çok detaylı bir kalkınma stratejisi sunduğum 'Türkiye Nasıl Zenginleşir' isimli kitabımda öne sürdüğüm tezle hemen hemen aynı. Demek ki aklın yolu bir. Ben kitabımda ülkemizin 2020 yılına kadar yılda ortalama en az yüzde 7 gibi bir büyüme hızını benimsemesi gerektiğini, ancak böyle bir büyüme hızıyla gerçekten zenginleşebileceğimizi, bunu yapmaya muktedir olduğumuzu ve bunun yolunun da innovasyon ve teknoloji odaklı üretim merkezi olmaktan geçtiğini vurgulamıştım. Ayrıca kitabımda bu yeni stratejinin nasıl uygulanabileceğine dair detaylı planlar önermiştim. STRATEJİNİZİN MUTLAKA UYGULAMA PLANI OLMALI Bakanlığın stratejisinin nasıl bir uygulama planına dayandığını, hatta bir uygulama planı olup olmadığını bilmiyorum. Ama eğer bir uygulama planları yoksa acilen bir uygulama planı oluşturulmasını, aksi takdirde bu tür bir stratejinin laftan öte gidemeyeceğini net bir şekilde söyleyebilirim. Açıklamada, kalkınma stratejisi içinde bir "girişimcilik" stratejisi de olduğu belirtiliyor. Ancak girişimcilik alanındaki mevcut çalışmaları yakından bilen birisi olarak şunu söyleyebilirim ki, eğer stratejinin diğer alt unsurları da girişimcilik stratejisinin hazırlandığı gibi hazırlanıyorsa o zaman bu güzelim stratejinin geleceği pek parlak olamaz. Neden mi derseniz, nedeni çok basit. Bizim küçük, orta ve büyük boy sanayicimiz nasıl olacak da ileri teknoloji ve innovasyon temelli bir üretim yapısını öğrenip bu yapıya geçecekler? Toplumun gerek innovasyonu, gerek 'tekno' girişimciliği öğrenme süreci neleri içerecek? Asıl mesele buralarda. Yoksa stratejinin adını koymakta değil. Bir kalkınma stratejisi oluşturmaları anlamında bakanlığı ne kadar takdir ediyorsam, bu konuda uyarı yapmayı da "kalkınma ekonomisi" konusunda yıllarca çalışmış bir uzman olarak gerekli görüyorum. AKLIN YOLU BİRDİR... Bakanlığın yeni stratejisi, benim 2007 sonunda yayınladığım ve ülkemiz için çok detaylı bir kalkınma stratejisi sunduğum Türkiye Nasıl Zenginleşir isimli kitabımda öne sürdüğüm tezle hemen hemen aynı Herkes innovasyon yapabilir İnnovasyonun Türkçesi "yenilik". Ve sizi rekabetten farklı kılacak yenilikler yapmak herkesi ilgilendiren bir görev. Sadece dev firmaları değil. İnnovasyon Ar-Ge yapmakla alakalı bir şey değil. Ar-Ge faaliyetlerinden de innovasyon çıkabilir, duş alırken de, ya da şirket çalışanlarınızla birlikte beyin fırtınası yaparken de. Adamın biri günün birinde İstanbul'da Simit Sarayı isimli bir konsept geliştirip uygulamaya geçiriyor. İşte size bir yenilik, yani innovasyon. Bu yeni fikir para kazandırıyor mu? Başarıyı hepiniz görüyorsunuz. Adamın biri civar lokantalara yemek siparişi vermek isteyen tüketicinin seçimini bollaştırır ve hayatını kolaylaştırırsam bu işten para kazanırım diyor ve www.yemeksepeti.com diye bir site kuruyor. Alın size son derece başarılı ve gayet güzel para kazandıran bir yeni fikir, yani innovasyon. Adamın biri herkesin artık kullanmak istemediği, ama başkalarının ucuz fiyata almak isteyeceği eşyaları olabilir diye düşünüp buradan iyi para kazanabilirim diye yola çıkıyor ve www.sahibinden.com diye başarılı bir site kuruyor. Alın size bir innovasyon. KURU DİNLENDİRİLMİŞ BİFTEK DÜKKAN'DA Adam kasap. Ama kasaplıktan usanma noktasına gelmiş, çünkü kazançlar düşük. İstanbul Armutlu'da küçük bir kasap dükkânı açıyor ve dükkânda, adına 'kuru dinlendirilmiş biftek' denilen biftek türü satmaya başlıyor. Bakıyor ki müşteri bu biftek türünü çok seviyor, kasap dükkânının ortasına bir masa, kapının kenarına da ufak bir ızgara koyup isteyene oracıkta bifteği ızgara yapıp da satmaya başlıyor. İş seviliyor. Armutlu gibi bir gecekondu mahallesinde sosyete milleti lüks arabalarıyla gelip kuru dinlendirilmiş biftek yemeğe başlıyor. Bizim kasap bakıyor ki bu fikri millet sevdi, hemen yan binayı kiralayıp büyük bir biftek lokantası açıyor. Orası da dolup taşıyor. Lokantanın adı Dükkân (dukkanistanbul.com). Baktı ki bu iş sevildi, hızla şubeler açmaya başlıyor ve çok kısa zamanda inanılmaz hızla ve başarıyla büyüyor. Ne yaptı bizim kasap? İnnovasyon yaptı. Kuru dinlendirilmiş biftek gibi dünyada bilinen ama Türkiye'de bilinmeyen bir ürünü alıp popülarize etti. Yani sizin gibi bir tane daha dönerci, bir tane daha büfe açmadı. İnnovasyon konusuna haftaya devam edeceğim. NEDİR?bu innovasyon? Bu innovasyon lafını memleketin diline pelesenk eden kişinin kim olduğunu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim: Yazarınız. İlk kez 2005 yılında yazdığım "Mor İnek Nasıl Büyüsün" isimli kitapla bu konunun şirketler için önemini vurgulamış, ardından da Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bünyesinde Anadolu'nun pek çok yerini gezip iş dünyasına innovasyon konusu hakkında bir sürü konferanslar vermiştim. O zamanlar kelimeyi bile telaffuz etmek iş dünyamız için zordu. Ama bugün innovasyon lafını konuşmasının bir yerine sıkıştırmayan neredeyse kalmadı. Konuyu popüler hale getirme konusunda ne kadar başarılı olduysam da, innovasyonun hayata geçmesi konusunda ülkemiz şirketleri fazlaca bir yol kat edemedi. Ayrıca, kelimeyi herkes biliyor olsa da şunu gözlemliyorum ki innovasyonun tam olarak ne olduğu konusunda öyle fazlaca bir kimsenin derin fikri ya da bilgisi oluşmadı. ŞİRKETLER "AYNILAŞTI" Ama konu çok önemli. O yüzden ben de bir-iki hafta boyunca sizleri bu konu hakkında bilgilendirmenin, iş vizyonunuz ve şirketlerinizin para kazanma potansiyeli açısından yararlı olacağını düşündüm. Konu şundan dolayı önemli. Birincisi, eğer iş hayatının içindeyseniz zaten yaşayarak biliyorsunuz, tüm ürünler ve hizmetler neredeyse birbirinin aynı olmaya başladı. Her sektörde rakip sayısı arttıkça, ürünler arasındaki farklılık azaldı. Bu durum haliyle müşterinin ekmeğine yağ sürdü. Öyle ya, şimdi karşısında birbiriyle aynı işi gören bir sürü rakip ürün alternatifi var. Bu durumda müşteri fiyatı en ucuz olanı tercih etmeye başladı. Diğerleri de baktılar ki satamıyorlar, onlar da fiyatlarını indirmek zorunda kaldılar, kalıyorlar. Bunun sonucunda da iş yapmak giderek tatsızlaştı, kârlar eriyip yok oldu. Bu duruma, hatırlayacaksınız, "emtialaşma" veya "aynılaşma" adı veriliyor. KURTULUŞ "FARKLILAŞMADA!" Para kazanma fırsatlarını öldüren şey aynılaşma/emtialaşma. O zaman yeniden para kazanma fırsatı yaratmanın yolu nereden geçiyor derseniz cevap kendiliğinden geliyor: Farklılaşmadan. Yani rakibin ürününden farklı olmaktan. Fiyat baskısından o zaman kurtulabiliyorsunuz. Farklılaşmak, farklılaşmak, farklıklaşmak... Eğer iş hayatının içinde biriyseniz sürekli düşünmeniz gereken en önemli iş unsuru bu: Farklılaşmak. Ama aklınızdan şu anda geçeni okuyor gibiyim: "Hocam güzel söylüyorsun da nasıl farklılaşacağız, bunu bir türlü bilemiyoruz." Nasıl farklılaşacağız sorusunun cevabı da işte tam burada geliyor: İnnovasyonla. Farklılaşmak, innovasyonla mümkün. Nokta. İNNOVASYON=SİZE PARA KAZANDIRACAK YENİ FİKİR Şimdi yeniden sesinizi duyuyor gibiyim: "Amma da uçtun be hocam "Biz NASA üssü değiliz ki innovasyon yapalım" Biz Anadolu'da iş yapan küçük esnafız, hepsi bu. İnnovasyon bizim neyimize?". İşte burada duvara tosluyorsunuz, çünkü kazın ayağı farklı. Bir kere innovasyon sadece büyük kuruluşların işi değil, herkesin işi. Aksi halde ticarette hayatta kalmanız bile mümkün değil. Peki, nedir bu innovasyon? Çok basit: Size para kazandıracak olan her türlü yeni fikir. Evet, yanlış duymadınız. İnnovasyon, size para kazandıracak olan her türlü yeni fikre verdiğimiz isim. Bu yeni fikrin illa ki teknolojiyle ilgili olması gerek değil. Teknolojiyle ilgili olan innovasyonlar da var, olmayanlar da. Mesela bakın BİM marketçilik konsepti harika bir innovasyon. Ama teknolojiyle hiçbir alakası yok. Farklı fikir ne? İskontolu ürünleri, toptan marketçilik mantığıyla bakkal dükkânı iş modeliyle kitlelere satmak. Süper fikir ve süper başarılı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.