23 Nisan

A -
A +

Her 23 Nisan'ın yıl dönümü, Türk çocuklarının bayram günüdür, kutlu olsun... Yine bir 23 Nisan Cuma günü, bundan 91 yıl önce Ankara, bir bayram havası içindedir. O gün, Cumhuriyet idaremizin kuruluşuna temel olan Büyük Millet Meclisi toplanacaktır... Mondros Mütarekesine dayanarak işgal edilmiş olan Türkiye'deki Türkler, bir ölüm-kalım mücadelesi içindedirler ve bu yıllarda tarihin en müşkül günleri yaşanmaktadır. Anadolu birliğini koruyacak kuvvetler M.Kemal'in başkanlığında toplanmaktadır. Sivas Kongresinden sonra 20 Ekim 1919 Anayasa Mülâkatı dediğimiz, M.Kemal ile İstanbul Hükümeti adına gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa, konuştukları esaslarda, Meclisi Mebusanın emniyette olmayan İstanbul'da toplanmasının caiz olmadığı idi. Nitekim bu önseziş, 16 Mart 1920'de vuku buldu. 19 Mart 1920 de Heyeti Temsiliye başkanı sıfatıyla M.Kemal vilâyetlerden ve Kolordu komandanlıklarından, Ankara'da toplanacak Meclisin, fevkalâde salâhiyeti haiz, millet işlerini tedvir ve murakabe etmek üzere, yeni seçimlerin 15 gün zarfında tamamlanmasını istemekte idi. M.Kemal bu toplanacak Meclisin daimi olmasını ve tasavvur ettiği inkılâpları bu Meclisten geçirmeyi düşündüğünü ifade eder. 19 Mart ile 23 Nisan'a kadar geçen zamanda, hazırlıkların çetin yönleri olmuş ise de, nihayet başarı elde edilmiş, Ankara, B.M. Meclisinin açılmasına sahne olmuştu. Bu bir doğuş idi. Demokratik Cumhuriyet idaresinin adı konmadan büyüyüp gelişecek bir Parlamento müessesesi kurulmuştu. Bu açılış günlerinin içinde çetin olaylar ve Meclisin aldığı önemli kararlar vardır. B.M. Meclisine başkan seçilen M.Kemal Atatürk, memleketin durumunu açıklayan ve takip edilmesi gerekli olan siyasî prensipleri anlatmıştır. "Hayattan muvaffakiyet mutlaka, mücadelede muvaffakiyetle mümkündür" diyen Atatürk bunun maddeten ve mânen kuvvet ve kudrete dayandığını ifade eder. Tarihten örnekler getiren M.Kemal siyasî mesleğimizin "Millî" olması icab ettiği üzerinde durur ve millî siyaseti aynen şöyle tarif eder: "Millî hudutlarımız içinde, her şeyden evvel, kendi kuvvetimize dayanarak mevcudiyetimizi muhafaza etmek, millet ve memleketin hakikî saadet ve imarına çalışmak, alelitlak tulu emeller peşinde, milleti işgal ve izrar etmemek, Medenî cihanda, medenî ve insanî muameleye mütekabil, dostluğa intizar etmek". Bu sözlerin söylendiği zamanı düşünürsek, hakikaten daha ilk günden, Türkiye'de prensipleri tespit edilen siyasî bir ortamın içinde bulunulduğu anlaşılır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.