İnkılâp, ihtilâl, reform, ıslahat, devrim

A -
A +

Son haftalarda Kuzey Afrika'daki Arap devletlerinde (Tunus, Mısır, Libya) ve komşumuz Suriye'de, Güney Afrika'daki Yemen'de halka yapılan baskılara ve işkenceye karşı halk ayaklanmış, isyan etmiş, daha çok özgürlük ve reform istemiştir. Şimdi bu çeşitli isimler altında yapılmak istenen şeylere kısaca bakalım: İnkılâp Tarihi hocalarından Dr. Mahmut Esat Bozkurt, ihtilâl İçin "İhtilâl hayatın icabıdır. Tabii hakların en başında gelir" demektedir. İhtilâller yalnız siyasi şekilleri ve hükümet adamlarını değiştirmekle iktifa etmeyip müesseseleri ve mülkiyeti değiştirirler. 1789 Fransız Büyük İhtilâli, 1917 Sovyet İhtilâli böyle olmuştur. Demek ki ihtilâller içtimai hayata yeni bir nizam getirirler. Toplumu temelden sarsarlar. Buna inkılâp da diyebiliriz... Bir içtimai heyetin dayandığı müesseseler kuruluş ve gelişme devirlerinde zamanın ilerlemelerine uyma nisbetinde faydalı halde bulunabilirler, ilerlemeye uymayarak ilk kuruldukları gibi kalanlar medeniyet içinde fayda yerine zarar veren müesseseler haline gelirler. Cumhuriyet ve parlamentarizm bu ilerlemeyi sağlayan vasıtalardır. İşte Arap dostumuz devletlerde Cumhuriyet ve parlamentarizm tam olarak uygulanmadıkları için ihtilale dönük ayaklanmalar başlamıştır. Atatürk demokrasi esaslarına uyan bir cumhuriyet rejiminin kurulmasını daima samimiyetle istemiştir. 1930 yılının yaz aylarında büyükelçilerimizden Fethi Okyar Bey izinli gelmiş Yalova'da Atatürk'ün misafiri bulunuyordu. Fethi Bey gündüz yemeklerinde ve gezintilerde Avrupa'da bilhassa İngiltere ve Fransa'daki Parlamento hayatından ve siyasi partilerden bahseder ve o zamanki hükümetimizin iktisadi politikasını eleştirerek özellikle demir yollarının bir nesle fazla külfet verdiğini söylerdi... M.Kemal bir gün Fethi Beye şu telkinde bulunduğu vakit Ata'nın akrabası olan Afet İnan Hanım yanlarında imiş. (Afet İnan Tarih'ten Bugüne) Şunları duymuş: "Fethi bey siz bu dediklerinizi yapabilmek için bir siyasi parti kurunuz. Ben size bu işte müzahir olacağım." 1930 yılında Ağustos ayında "Serbest Cumhuriyet Fırkası" cumhuriyetçi, milliyetçi, laik ve iktisadi sistem olarak liberal prensibi kabul ederek kurulmuştu. Bir tarafta Avrupa'da Hitler, Mussolini ve Stalin gibi diktatörler milletlerini tam bir diktatörlükle yönetirlerken Atatürk özgürlüğü tercih etmişti. Çoğu İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan Arap devletlerinde de başkanlar diktatör oldular. Halkın isyanı boşuna gözükmemektedir. Temennimiz fazla kan dökülmeden özgürlüklerin ve bunların dayandıkları müesseselerin bir an önce kurulmasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.