Pakistan'da Amerikan aleyhtarlığı -2-

1980'lerdeki ABD-Pakistan anlaşması Pakistan ordusunu kuvvetlendirdi. Ayrıca İç Hizmetler Direktörlüğü (İSİ)yi kurdu. Bu Pakistan'ın yeni istihbarat örgütü idi. ABD'nin Pakistan'a yardımı İSİ vasıtası ile yapılıyordu. 1988'de Pakistan sivil yönetime geçtiğinde ordu milli güvenliğin ve dış politikanın kontrolünü elinde tuttu. Sivil yönetim on yıl kadar sürdü ve 1999'un sonunda general Müşerref bir darbe ile başa geçti. General Müşerref Türk Harbiyesinde okumuş birkaç yıl Türk askerî müesseselerinde çalışmıştı. "Keşmir" konusunda bir kitap yazdığımdan beni Pakistan'a davet etmişti. Ben de gitmiştim... New York'taki terörist saldırıdan sonra ABD tarafından Pakistan'a konmuş müeyyideler kaldırıldı ve Afganistan'daki NATO kıtalarına serbestçe silah ve erzak vs. yollanmaya başladı. 2008'de Müşerref'in liderlikten ayrılması durumu değiştirmedi. Fakat el-Kaide'ye bağlı Hakkani diye yeni bir terörist örgüt ortaya çıktı. Bu, Afganistan'daki NATO ve ABD'ye saldırdı ve Pakistan'a geçip dokunulmazlık içinde rahat etti. En üst makamdaki bazı ABD subayları Pakistan'ın teröristleri alenen koruduğunu açıkladılar. ABD askerleri Başkan Obama'nın emriyle el-Kaide lideri Ladin'i Pakistan'da Abboyyabad'da öldürdüler. Bu, Pakistan hükümetinin haberi olmaksızın yapıldı. Ladin öldürüldükten sonra Obama yönetimi Pakistan hükümetinin askerî kanadına tenkit yapmamaktadır. Pakistanlılar "Biz de teröristlerle mücadele ediyoruz" demektedirler. Nitekim nükleer güçle Pakistan topraklarını koruyamaz hale geldi. Usame bin Ladin'in öldürülmesinden sonra Taliban ülkenin en büyük kenti Karaçi'de donanma üssünü bastı. Pakistan 16 saat süren çatışmanın ardından güçlükle üsse girebildi... Pakistan uzmanı Amerikalı David İg, Pakistan-ABD ilişkileri için şunları söylemektedir: "İki tarafın menfaati varsa müttefikiz. Sadece ABD menfaati varsa tek taraflı hareket ediyoruz..." Bence bu politika ABD'nin Orta Doğu'da kaybettiği prestij ve kredisini Asya'da da kaybettirir, ABD bu politikasını değiştirmelidir...