Tarih üzerine -1-

A -
A +

Birinci Dünya Savaşından sonra, Türkiye'yi parçalamak isteyen galip devletler, Türkiye topraklarındaki Türk halkları için tarihî imar işlerini delil olarak görmek istemişlerdir. Halk çoğunluğu ve tarihî mimari eserlerimizin değeri üzerinde durmak gerektiği, bu haksız ve mesnetsiz iddialar karşısında daha çok dikkatlerimizi üzerlerine çekmeye vesile olmuştur. Onun için tarihçilere düşen görev de geçmişi bugüne bağlayan ilgileri bulmaktır. Tarih, geçmişi anlatan bilgi olup bitmiş olayların nedenlerinin araştırılması ve sonuçların bugünkü hayatın akışına etkilerini bulmaya çalışmasıdır. Bu fikri tarihin ödevi sayarız. İnsanlar bugünü yaşarken yarına ümitle dolu hayallerle mutluluk aramaya yönelmişken niçin dün ile uğraşırlar? Geçmiş geçmiştir demezler. Şunu derhal söylemek gerekir ki bu fikir hiçbir zaman denmemiştir ve denmeyecektir de. Hakikaten insan önce ailesi içinde dünkü cetlerini arar, onların hatıralarını yaşamak için gayret gösterir. Ana babadan aldığı eğitimle geleneklerine bağlıdır. Birçok durumlarda da cet irsiyetinin ve eğitiminin tesirlerinde kalarak bugünü yaşar. Aile çevresinden gayri yakın topluluk ise en önemli etkisini aralıksız yapar... Yurt içinde iyi işlerin yapılması, bir eserin meydana gelmesini görmek, insana gelecek için bir ferahlık ve güven kaynağıdır. İşte bu his, geçmiş zaman içindeki eserler karşısında da aynıdır. Bugün eski hizmet değerini kaybetmiş dahi olsa, mesela bir Selçuk devri kervansarayının içinde gezerken, cetlerimize hayranlık duygusu yanında bu eseri yapan millete mensup olmaktan da gururlanırız. Bunları benim milletimin asırlara mukavemet eden eserleri olarak selâmlar ve onların daha yüzyıllarca ayakta kalmasını dilerim. Çünkü bütün bu medeniyet eserleri, yurdumuza milletçe sahip oluşun delilleridir. Atatürk diyor ki: "Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır." (1931). Bu fikirlerde tarihçiye hem önemli, hem de çok büyük mesuliyet yükleyen taraflar vardır. Tarihi incelemelerde hakikati arama ve onları değerlendirme gayesi elbette başta gelir. Tarihî olayların yazılı belgelerle zapt edilmesi ve bunların bir sistem, bir metot dahilinde öğretilmesi daima milletleri meşgul etmiştir. Nesilden nesle anlatılan olaylar ile başlayan tarih, yazılı belgelerin ve devlet arşivlerinin kaynak olarak toplanması sonunda, binlerce yıldır üzerinde işlenen sosyal ilimlerden biridir... Haftaya devam edeceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.