O, sihirbaz değil!..

A -
A +

Başkan etti, bütün Galatasaraylılar da Fatih Terim'e teşekkür etmeli!.. Son 3 yılın Galatasaray'ına, hele hele geçen yılın Galatasaray'ına bakın, bir de bugünkü Galatasaray'a!.. Geçen yıl 28 maçta 33 puan, "Galatasaray düşer mi" tartışmaları, Her önüne gelenin "içerde-dışarıda" tokat attığı, "mağlubiyetleri" tam bir "teslimiyet havası içinde" kabul eden bir takım, tribünler boş, TV başları boş, kaptanı ve futbolcuları tribünler tarafından "infaz edilen" bir kadro, çaresizlik içinde "gelen giden" teknik adamlar; sokak-kafe-kahvehane takılma ve atışmaları, internet geyikleri, "başları öne eğik" milyonlarca Galatasaraylı; perişan bir yönetim!.. Ve "bugünkü" tabloya bakın: Temmuzdan bu yana 8 ayda, "oradan buradan toplanmış" bir takım (Geçen yılın Beşiktaş maçında oynayan ilk 11'den, geçen hafta oynanan Beşiktaş maçında sadece Hakan Balta vardı, Galatasaray ilk 11'inde) ile, 28 maçta 63 puan, ligdeki 17 rakibinden "Antalyaspor hariç" 16'sını yenmiş ve play-off'u "6 hafta önce garantilemiş" bir Galatasaray, "üç büyük rakibine toplam 40 puan fark atarak" liderliğin keyfini süren ve taraftarına da sürdüren bir takım (Bilmem ki, Galatasaray bir lig sezonu içinde üç büyük rakibini de en son kaç yıl önce yenebilmişti?), sokaklarda, kafelerde, kahvelerde, tribünlerde başları dik milyonlarca Galatasaraylı, rakipleri kıskandıran, yabancıları hayran bırakan tribün şovları, "inanılmazı başaran" bir Hoca ve talebeleri; dahası "moralli" bir yönetim!.. Sadece, Beşiktaş maçının son dakikasında gelen golden sonra saha içinde yaşanan görüntüler bile Galatasaray Futbol Takımı'ndaki "inanılmaz" değişimi ortaya koymadı mı; "genciyle, yaşlısıyla, yabancısıyla, yerlisiyle", daha dün 'Bidon' denileniyle, 'Kafadan kontak' denileniyle, 'İşe yaramaz' denileniyle, 'Bula bula bunu mu buldunuz' denileniyle, alındıklarında dudak büküleniyle, oynayanı ve kulübede oturanıyla "onca" futbolcunun bir sevinç ve mutluluk yumağı hâline gelmesindeki "ruh patlamasını", bilmem ki "hangi hoca", bu kadar "kısa bir sürede" başarabilirdi?.. Galatasaray "yener, yenilir, iyi oynar, kötü oynar, eksiği vardır, fazlası vardır, şampiyon olur, şampiyon olmaz"; bütün bunlar "futbolda vardır ve olacaktır"; ama "o ruh patlaması var" ya, Galatasaraylılara "yıllardır unutturulan" o ruh patlaması, işte "asıl" odur Fatih Terim farkı ve nihayet Ünal Aysal gibi bir "Buz Başkan" bile, samimiyetle ve içten teslim etmiştir, Terim farkını!.. Terim'in "inanılmazı başarması", sadece "hocalığından" mıdır; Feldkamp'ların, Rijkaard'ların başaramadığını başarmasının sırrı, "sadece" hocalık olsa, "acaba" bugünkü tablo ortaya çıkar mıydı?.. Terim, "hocalığından da önce, gerçek bir liderdir" ve bu kısa süredeki başarısının sırrı da "oradadır!.." Biliyorum, şimdi, bu satırları okuyanlar arasında "Eee, mağlûbiyetler gelsin, başarısızlık tablosu ortaya çıksın, bakalım liderlik, miderlik kalacak mı" diyenler olacaktır; "benim ölçüm galibiyetler-mağlûbiyetler-alınan ve kaybedilen puanlar" değildir; bunlar sadece "araçtır"; benim ölçüm, "toplama bir takımı, bu kadar kısa bir sürede" saha sonuçları olarak da, "ruh hâleti olarak" da bu noktaya taşımaktır, taşıyabilmektir; zira "hedefin yolu" ancak böyle bir süreç yaşanırsa açılabilecektir!.. Galatasaray eğer "kısa sürede kendisini bu noktaya taşıyacak" bir hocayı, bir lideri bulmasa, saha içinde de, saha dışında da bitmişti; Türk futbolunda, Türk sporunda işleyen sistem "ne yazık ki" doğrudan "futbol takımının başarısına endeksli idi" ve "başarısızlık sürdüğünde" ne Hoca kalırdı, ne Başkan; "fırsat bekleyenlere gün doğar", ortalığı toz-duman ederlerdi!.. Terim "bunu çok iyi biliyordu" ve "beklediği, istediği" hatta "vaat edilen" bir kadro bile değil, "ne bulunduysa alınmış oluveren" bir kadro ile "sahada ve tribünlerde tokat yemeğe alışmış" bir camiayı "kendine getirmek, ayağa kaldırmak için" mutlaka ve mutlaka "İyi olsun, kötü olsun ama galibiyet ve puan olsun" gerçeğine sarılmak zorundaydı; bu süreç ona "zaman kazandıracak" ve zaman kazandıkça, "kendi takımını kurma" imkânına kavuşacak, kafasındaki hedefe göre, "sahada oynatacağı futbolu" Galatasaray'a getirecekti; bütün mesele "o zamanı kazanmaktı" ve Terim, "bugün için", işte o "ara hedefine" ulaştı; hem de "inanılmaz" bir "ruh patlaması" ile!.. "Sakatım" bahanesiyle tribünlere kaçan futbolculardan, "sakat sakat oynarım" diyerek sahaya koşan futbolculara; kolay mı bunu bu kadar kısa sürede başarmak?.. İşte "Terim farkı" budur!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.