DNA'dan hiçbir şey kaçmaz!

A -
A +
Sevgili okurlar, canlılarda süresiz devam eden Enerji ve Madde Değişimi, vücudu oluşturan Protein gibi temel maddelerin sentezlenmesi, içgüdüsel dürtülerle nesillerin devamı hep Biyoloji biliminin ana araştırma konularını teşkil eder.
Yaşamın tarihsel akışı içinde insanoğlu hemcinsleri ve etrafındaki bitki ve hayvan topluluklarıyla yakın ilişki içinde olmuş ve meraklı bir gözlemci sıfatıyla gerçek kimliğini araştırmıştır. Günümüze kadar uzanan bu uzun zaman yolculuğu zarfında genetik kimliğini yeni nesillere aktararak bugünkü muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı başarmıştır.
Biyoloji, Tıp gibi en eski bilim dallarındandır. Bilhassa çeşitli araç ve gereçlerin 1800'lü yıllardan itibaren insanlığın hizmetine girmiş olması, Biyolojinin süratle gelişmesine zemin hazırlamıştır. Araştırma alanlarının genişlemesi neticesinde, bilim adamları bütün yaşayan varlıkların ortak bazı özelliklere sahip olduklarını tespit etmişlerdir. Biyoloji, günümüzün en önemli bilim dallarından biridir. Çok kapsamlı bir laboratuvar ve ekolojik alan araştırması gerektirdiğinden, kalkınmış ülkelerde bu dalda okumak isteyenlere Üniversitelerde kısıtlama getirilmiştir. Dünyadaki mevcut Biyoloji alanında yayın yapan bilimsel dergilerde, "Ekoloji, Biyokimya, Biyofizik, Gen Teknolojisi, Moleküler Biyoloji, Fizyoloji" gibi çeşitli bilim dallarında yılda 1 milyonu aşan bilimsel makale yayımlanmaktadır. Ekoloji; canlıların belirli bir ortamda birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini, Biyokimya, Genetik ve Moleküler Biyoloji; hücrelerin iç yapısı, çekirdek ve hücre dışında oluşan değişik fonksiyonları, (DNA, RNA ve Protein Sentezi gibi) kimyasal yapıları ve Fizyoloji de sistemin nasıl çalıştığını inceler.

DNA MOLEKÜLÜ
1953 yılında Amerikalı Biyolog James Watson ve İngiliz Fizikçi Francis Crick kısaca DNA denilen (Deoksiribonükleik asit) kalıtım maddesinin iç yapısı ve fonksiyonunun anahtarını çözmeyi başardılar. DNA bütün canlıların hücrelerinde bulunur. Sahip oldukları bu DNA Molekülü sayesinde kendi cinslerinin özelliklerini gelecek kuşaklara aktarırlar. DNA mikroskobik canlılar da dahil olmak üzere bütün yaşam şekillerinin kendilerine has özelliklerini, yaşam işlevlerini, biyolojik yapılarının gelişimi ve devamlılığı için genetik kodlarını taşıyan bir Nükleik Asit'tir. DNA'daki genetik bilgiler nesilden nesile taşınır. Bu bilgileri içeren DNA parçacıklarına "gen" adı verilir. Hücre içindeki DNA, "kromozom" olarak adlandırılan yapıların içinde yer alır. Hücre bölünmeden önce kromozomlar eşlenir. Bütün canlılarda DNA hücre çekirdeği içinde bulunur. Sadece bakterilerde Hücre Sitoplazma'sında (hücre zarı ile çekirdek arasını tamamen dolduran akışkan ve yumurta akına benzeyen bir sıvı) yer alır. DNA birbirine sarılmış bir çift molekülden oluşur. Hepsi bir çeşit helezoni (sarmal) merdiven şeklinde sarılıdır. DNA'da dört baz bulunur. Bunlar; Adenin (A),Guanin (G), Sitozin (C) ve Timin'dir (T). Bu yapı taşları birbirine uyumlu olarak merdiven basamaklarını oluştururlar. Bütün varlıkların kalıtım bilgileri bu dört ana yapı taşından meydana gelir. Bir hücre içindeki kromozom grubuna "genom" adı verilir. İnsan genomu 46 kromozom içinde yer alan 3 milyar baz çiftinden oluşmuştur. Zamanla DNA'da biriken ani değişiklik ve mutasyonlar da (farklı genetik özellikler) sonraki nesillere kalıtsal olarak aktarılır. Bir türün bireylerine ait DNA dizileri karşılaştırılırsa, o topluluğun geçmişine ait bilgilere ulaşılabilinir. Ayrıca, bir suç işlenmiş mekandan alınan kan, tükürük, deri, saç ve diğer vücut sıvılarında bulunan DNA'ya bakılarak failinin kimliği belirlenebilir. Zanlı kişi veya kişilerin akraba ve yakınlarından alınan DNA örneklerinin suç mahallinde bulunan DNA ile uyuşması halinde tahkikat çözümlenir.

PROTEİN VE AMİNO ASİTLER
Organizmanın temel yapı taşlarıdır. Proteinlerde; Karbon, Oksijen, Hidrojen ve Azot bulunur. Proteinler, Amino asitler'in bir araya gelmesi ile oluşan büyük moleküllü bileşiklerdir. Birçok çeşidi bulunan ve beden için gerekli olan Amino asitlerin bazıları vücudumuzda imal edilemez, besinler vasıtasıyla alınır. Bunlar; Valin, İzoloysin, Löysin, Fenilalamin, Triptofan, Lisin, Metionin ve Treonin'dir. Vücudumuzun protein ihtiyacı amino asitler tarafından sağlanmaktadır. Et, balık, süt, yumurta gibi hayvansal kaynaklı yiyecekler protein bakımından zengin olanlardır. Proteinler; dokuların onarımı ve yapımında kullanılır. Kas gelişmesinde önemli rolleri bulunur. Kasların yapısını proteinler oluşturur. Amino asitler; canlıların bedeninde yakıt olarak kullanılır. Enerji veren karbonhidrat ve yağ gibi unsurlara destek olur. Bunların dışında azot ve fosfor gibi kimyasalların da enerji alışverişinde büyük katkıları bulunmaktadır. Canlı vücutlarında proteinlerden başka nükleik asitler gibi çeşitli moleküllerin yapısında da bulunan azotu, canlılar içinde sadece bitkiler inorganik haliyle topraktan alabilirler. Bitkiler azotu Nitratlar olarak topraktan alıp vücutlarında amino asitlere çevirirler. Bu bitkileri tüketen canlılar da azotu amino asit olarak almak zorundadır. Fosfor da azot gibi canlılar için en temel maddelerdendir. Hücrelerde kalıtım bilgilerini taşıyan nükleik asitlerin, enerji aktarımı sağlayan ATP Molekülünün (Adenozin Trifosfat) ve hücre zarının yapısında bulunur.
Değerli okurlar, bugünkü yazımda gözle görülemeyen iç dünyamızın işleyişinden bazı bilgileri sizlere sunmaya çalıştım. Haftanızın sağlık ve mutluluk içinde devamını diliyorum. Esen kalın...


 
Zooloji müzesi'ni gezip bilgi aldılar
Miniklerin TABİAT MERAKI
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çocuklar Evi Turuncu Sınıf minikleri, Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Mikrobiyoloji Laboratuvarı ve Zooloji Müzesi'ni gezdi. Biyoloji Bölümü Mikrobiyoloji Laboratuvarı'nda Dr. Tülay Bican          Süerdem ve Dr. Nurcan Hacıoğlu eşliğinde mikroskopla inceleme yapan çocuklar, daha sonra Zooloji Müzesi'ne geçti. Dr. Çiğdem Gül miniklere Zooloji Müzesi'ndeki cansız hayvan örneklerini tanıtarak, türler hakkında bilgi verdi. ÇANAKKALE İHA


 



William, rüzgâr gülü için eski bisikletini ve su borularını kullanmış.


Afrika'daki köyünü elektrikle tanıştırdı
Henüz 14 yaşında olan William Kamkwamba, güneydoğu Afrika ülkesi Malavi'deki köyü için önemli bir proje gerçekleştirdi. William'ın köyünde elektrik yoktu. O da kütüphaneye gidip rüzgâr tribünlerini incelemeye başladı. Sonunda kolları sıvadı ve köyü için küçük bir rüzgâr gülü yaptı. Heyecanla buluşunu çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Sonuç mutluluk vericiydi... William sayesinde köy elektriğe kavuştu. Küçük dahi, "En büyük zorluk köyümdeki insanların bana inanmaması oldu. Bana hep gülüyorlardı, çıldırdığımı düşünmüşlerdi" diyor. William, şu anda 24 yaşında, yaşadıkları ile ilgili bir de kitap yazıldı.


 

William buluşunu test ederken...


 

YÜZLER BOYANDI
Hayvanlar için sokağa çıktılar
Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören tasarıyı protesto eden bir grup hafta sonu Ankara'da Sakarya Caddesi'nde toplandı. Taleplerini içeren sloganlar atan 'Ölüm Yasası'na Hayır' yazılı tişörtler giyen kalabalığa 'sevimli dostları' da eşlik etti.


 

Temiz enerjinin okulu da oldu
Yaşar Üniversitesi, yenilenebilir enerji kaynakları yönünden çok zengin olan İzmir ve Ege Bölgesi'nde bu alanda yetişmiş uzman ihtiyacını dikkate alarak İzmir ve Ege'de ilk ve tek olma özelliği taşıyan "Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü"nü 2012-2013 akademik yılında eğitime açtı. Birçok alanda gençlere iş imkânı da sunacak bölümün akademik kadrosu,  Prof.Dr. Arif Hepbaşlı'nın başkanlığında Yard. Doç. Dr. İlker Gürkan ve Yard. Doç. Dr. Emrah Bıyık'tan oluşuyor.


 

Şempanzelerin bulmaca sevgisi
Sevimli şempanzelerin insanlar gibi bulmaca çözmekten hoşlandıkları ortaya çıktı.  Londra Zooloji Topluluğu'nun yaptığı deneyde, şempanzelerin ödül olsun ya da olmasın bulmacayı sevdikleri için zevk aldıklarını söylüyor. Deneyde şempanzelerden delikli bir paneldeki tünelciklerden kırmızı zarları geçirmeleri istendi.

Vostok Gölü'nde bakteri bulundu
Rus araştırmacıların 2012 yılının başlarında sondajla ulaşmayı başardığı Antarktika'nın 15 milyon yıllık Vostok Gölü'nde, bugüne kadar eşine rastlanmamış bir bakteri keşfedildi. Buzun yaklaşık 3800 metre altında yer alan gölde bulunan bakterinin yeni bir canlı türünün işareti olduğu vurgulandı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.