Herkesi memnun etmek

A -
A +

PAZAROLA'ya başlamadan önce değerli Yazıişleri Müdürümüz Nuh Albayrak'tan gazetecilikteki yılların birikimini iki üç cümleye sığdırmasını rica etmiştim. Ona, özellikle ekonomi sayfalarını kimlerin ve neden okuduğunu sormuştum. "Okuyucu her yaştan, her meslekten ve her kesimdendir. Biz 24 saat uğraşır ortaya bir gazete koyarız, o birkaç dakika göz atar, dikkatini yakalayan yazı ve haberleri okur ve geçer. Sayfalarda ilgisini çeken bir şey bulamaz ise, bir daha o sayfaya, köşeye bakmaz olur" demişti. "Kimin için yazacağız?" sorusuna da, "Herkes için" cevabını almıştım. "Herkes mi?" demişim. "Evet herkes". Pazarlamanın ilk kuralı, müşteriyi tanımak. PAZAROLA'yı kimlerin okuduklarını, kimlerin bakmadan geçtiğini, mesleğim dolayısıyla merak ediyorum. Bir kısmından bir şekilde haberdar oluyoruz. Ama, diğerleri ne âlemde? Bir bakıma zor bir iş yapmaya çalışıyoruz. Çünkü: Herkesi ve her zaman memnun etmek mümkün değildir. Hiç kimse başkasından akıl ve tavsiye almaktan hoşlanmaz. Herkes en çok kendi aklını beğenir. Bu ülkedeki eğitim düzeyinin ortalama dört yıl olduğu da unutulmasın... Kötü imajı silmek PAZAROLA ile, pazarlama konuları üzerinden, okuyucuların gözlerine, beyinlerine, gönüllerine talibiz. Onların konuşmalarına konu olmak, düşünce ve işlerinde yer almak, hayatlarına girmek istiyoruz. Bütün pazarlama yöneticileri de bunu arzular. Ne yazık ki, pazarlamanın kötü bir imajı var. Bu köşede, bu imajı da düzeltmeye çalışıyoruz. Zira, iyisiyle kötüsüyle pazarlamadan kurtuluş yok. "Belki pazarlamacıların apartmanlara girmesi yasaktır, ama 'pazarlama'nın hayatımıza girmesi kaçınılmazdır." Bir öğrencime ait olan bu cümle çok anlamlı. Pazarlamanın kötü imajında bu meslekteki bazı kötü niyetlilerin de rolü var. Onlar yüzünden, sitemizde kapıdan satışa izin vermiyorlar. İyi de ediyorlar. Hiç tanımadığınız birine kapı açmak ve 'ilgilenmiyoruz' demek bile rahatsızlık veriyor. Hele güvenlik zafiyeti olan yerlerde, kimselere güven olmuyor. Pazarlamanın özü Çoğu insanın gözünde pazarlama 'tu kaka" edilmiş bir kavram. Halbuki, durum öyle değil. "Her koyun kendi bacağından, her firma da kendi pazarlama yöneticisinden asılır." Bu ekibin firmaların başarısındaki katkısı büyük. Biraz daha ileriye gidip, sadece iş hayatındakilerin değil, hemen herkesin hayattaki başarısının 'pazarlama başarısı'yla ilgisi olduğunu bile iddia edebilirim. Ne kadar pazarlama, o kadar başarı. Pazarlamayı, sadece farkı fark ettirmek ve elde hazır olanları satmak şeklinde görmemek lazım. Pazarlama, fark üretmekle başlar, farkı fark ettirmekle sürer, her müşteriye özel ve ayrıcalıklı davranabilmekle biter. Mesleğin profesyonelleri dışında pazarlamayı 'amatör' olarak yapanlar da, yaptıklarının pek farkında değiller. Karşılıklı menfaati bulunan ve birbirine bir şeyler verip alan herkes, her yerde ve her an pazarlama bilgi ve birikimlerini işinde kullanabilir. Pazarlama biliminin özü çok basit: Çok değer ve önem verdiğiniz bir şahsın refahı ve mutluluğu için neler yapmayı düşünürseniz, pazarlama odur. Bunların benzerini müşterileriniz için de yapabilirseniz, iş biter. Herkesi değilse bile, kimilerini memnun etmek mümkün olur. Kısacası, iyi pazarlamacı olmanın yolu iyi insan olmaktan geçiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.