Ne olacak dünyanın hâli?

A -
A +
Dünyanın gidişatı konusundaki karamsarlık sinemaya da yansıyor. Elysium'da elitler çoktan dünyayı terk etmişler ve dünyanın yörüngesindeki cennet parçası uzay istasyonuna taşınmışlar. Bu istasyonda hava kirliliği yok, kalabalık yok, stres yok ve sağlık problemleri her evde bulunan muhteşem bir cihaz sayesinde anında şifaya kavuşuyor.
Tabii tahmin edileceği üzere, dünya son derece kalabalık ve yaşanmaz halde. İnsanlar gökyüzüne baktıklarında gördükleri istasyona kaçabilmek için her yolu deniyor.
Dünyanın insan eliyle perişan edilmesi, nedense her seferinde kabullenilmiş görünüyor. Üstelik geri dönüşü olmayan bir kabulleniş bu. Yani artık düzeltilemez noktasına gelene kadar yaşadığı gezegeni tüketen ahmak insan, diğer taraftan yeni bir dünya kuracak kadar da becerikli. Bu temel bir tezat aslında.
Filmin detayları ve mantık süzgecine takılan noktaları bir kenara koyalım. Dünyanın gittiği muhtemel yer açısından farklı açılımlar barındıran bir hikayeye sahip Elysium ve bu açıdan bakarsak dikkate değer. 
Matt Damon ve Jodie Foster gibi ışıltılı isimlerin filme ekstra bir katkı sağladığını söylemek zor. 
Haftanın bir diğer filmi Jurassic Park. 
Klasikleşen bu önemli film 20. yılında üç boyutlu olarak geliyor karşımıza. 
İki şeye şapka çıkarmak gerekiyor. 
İlki yirmi yıl önce böyle bir film nasıl çekilebilmiş...
İkincisi yirmi yıl sonra böyle bir film nasıl üç boyutlu hale getirilebilmiş.
700'den fazla sanatçının akıl almaz emeğiyle üç boyutlu hale getirilen film, sanki 20 yıllık değil, yepyeni bir prodüksiyon.  
Sinemada ve sonrasında televizyonda defalarca seyretmiş olabilirsiniz. Fakat bu son derece ilgi çekici hikayeyi tekrar sinemada ve hem de üç boyutlu seyretmek kaçırılmaz bir fırsat. 
Hayırlı bayramlar, iyi seyirler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.