Şehrin Karanlık Yüzü

Bir tarafta yaşadığı toplumun içinde saygın, işinde gücünde bir adam.

Diğer tarafta emekliliğe hazırlık yapan ve hayatını toparlamaya çalışan bir dedektif.

Kötü adam John Cusack ile adaletin temsilcisi Nicolas Cage... Alaska'da sakin görünen bir şehir. 

Kaçırıldığı için şikayetçi olan fakat polis tarafından umursanmayan mağdur bir genç kız. Neticede sahipsiz genç kızın suçladığı herkesin tanıdığı bir adamdır ve polis bırakın eski kayıp vakalarını, mevcut olayı bile derinlemesine incelemek istemez.

Çünkü her kapanan dosya bitmiş iş demektir.

Kurcalanan dosyalar ise, başa bela olması muhtemel karışık ve zorlu işler...

Hele taraflardan birisi savunmasız ve sahipsiz ise...

Fakat bu vurdumduymazlığı vicdanlı polislerden biri üst makamlara iletir. Sonunda onlarca kayıp vakası zincirleme olarak çözülür.

"Karanlık Cinayetler" 17 kadını kaçırıp öldürmek suçundan 461 yıl hapse mahkum edilen Amerika'nın en azılı seri katillerinden biri olan Robert Hansen'ın hikayesi...

Özellikle John Cusack sapık seri katil rolünde oyunculuğuyla, Nicolas Cage'den bir adım önde. 

Alaska'nın kendine özgü yerel atmosferi içinde gayet başarılı bir anlatım filmin sonuna kadar seyirciyi canlı tutuyor. Filmde hiçbir şey, aksiyon sahneleri de dahil, hikayenin önüne geçmiyor.

Her gün sokağa çıkıp alışveriş ediyor, otobüs duraklarında bekliyor, evden işe, işten eve rutin bir hayatın kucağında kendimizi güvende zannederek yaşıyoruz.

Her gün gördüğümüz fırıncı, büfeci, otobüs şoförü, köşe başındaki adam, karakolun önündeki polis velhasıl bir şekilde selamlaştığımız onlarca, yüzlerce tanıdık sima...

Düşünün, bunlardan birisi 17 planlı cinayetin katili...

"Karanlık Cinayetler"in en karanlık tarafı, aydınlıkta ve güvende zannettiğimiz bir zayıf noktaya ışık tutması.

Gördüğümüz kadarıyla yaşıyoruz. Ve gördüğümüzü zannediyoruz.