Dünün devamı

A -
A +

Sizi tebrik ederim. Aranızda ne kadar çok aşık varmış da haberim yokmuş. Zaten Akdeniz esintilerinin etkisi altındaki Türk insanının aşka olan meyli bilinir de, ben bu kadarını tahmin etmemişim. Malum, dün X ve Y'nin aşkını anlatmaya başlamıştım. Bugün itibariyle X tedirgin. Kim olduğu anlaşılırsa diye ödü kopuyor. Y ise bir garip adam. Haydi bugün biraz ondan bahsedeyim size. Y, toplum içinde çok takdir edilen bir mesleğe sahip. Ne olduğunu söylemeyeceğim çünkü X beni öldürür sonra. Neyse, Y kendi halinde bir insan. Boyu 1.60- 1.65 cm. arası herhalde. Yani bir erkek için kısa sayılır. Kilosu da boyuna uygun. 65 kg'dan bir gr. bile fazla değildir. Uzun sözün kısası Y fazlasıyla ufak tefek bir adam. Hele de benim arkadaşım için. Çünkü X, bildiğiniz iri kadınlardan. Yan yana durduklarında şaka gibi oluyorlar. Bu tip çiftler çoktur. Sakın alınmayın. Tamamen kendi görüşümü aktarıyorum. Kadının iri, erkeğin narin olduğu denklemlerde ben hep çekimser kalırım. Y, görüntüsünün farkında mı, bilmiyorum. Çok özel bir işi müthiş bir başarıyla yürütüyor. Büyük ihtimalle bu yüzden kendinden emin. Ya da belki kendinden emin olmakla bile ilgilenmiyor. Onu fazla tanıdığımı söyleyemem. Bir iki kere şöyle bir gördüm. Arkadaşımın anlattıklarıyla sınırlı bilgim. Anlatılanlar ise dönüp dolaşıp adamın gözlerinde ve kirpiklerinde düğümleniyor. Nasıl etkilenmişse, kendini kaybetmiş bizimki. 'Ayyy' diyor gözlerini kocaman açıp dudaklarını çocuk gibi büzerek, 'Öyle güzel gözleri var ki anlatamam.' İyi, adamın gözleri güzel. Güzel de acaba bizimkinin farkında mı? Bu soru incitiyor arkadaşımı. 'Değilse bile olacak' diyor filmvari bir havayla. Kadınlardan korkulur. Öyle diyorsa öyledir, ben karışmam. Peki sonra ne oluyor. Arkadaşım allem ediyor, kalem ediyor Y'ye kendi gözlerini fark ettiriyor. Zaten asıl bomba ondan sonra patlıyor. Bir gece yarısı telefonum acı acı çalıyor. Beni tanıyan herkes erken yattığımı bilir. O yüzden arayan pek olmaz o saatte. Acil durum kokusu alıp telaşla yataktan fırlayıp telefonu açtığımda arkadaşımın tıslamayla ağlama arası sesini duyuyorum. Derin nefes alıyorum çünkü belli ki işimiz var. 'Evli' diyor. 'Buyur?' diyorum. O ana kadar kendini zar zor tutmuş olan arkadaşım adeta haykırıyor. 'Evli dedim sana duymuyor musun?' İyice uyanıyorum, kendime geliyorum ve benim beynimde de fırtına kopuyor. Evli olan olsa olsa bizim Y'dir. Korktuğum başıma geldi işte gibi bir şeyler söyleyecek Oluyorum ama dinleyen kim? Y hem kel hem fodul! Yapılacak en iyi şey onu hemen unutmak. Tabii bu benim fikrim. Arkadaşımın fikri falan yok o anda. Sadece kızmış hayata. İntikam istiyor. Dün de söyledim bu hikaye uzun. Sanırım anlatması da uzun sürecek. Olmazsa yarın devam edelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.